İshak Paşa Sarayının Plan Özelikleri

İshak Paşa Sarayı, yüksek dik tepe üzerinde doğu-batı yönünde yaklaşık 7600 metre karelik bir alanı kaplamaktadır. Harem kısmını üç yandan çevreleyen Has Bahçe hariç yaklaşık dıştan dışa 115X50 m. boyutlarında olan sarayın planındaki bütünlüğüne rağmen bugünkü durumu ile birkaç aşamalı yapı olması mümkündür.

ishak paşa sarayı

Fonksiyonu ve düzeni açısından, aç ana bölüne ayrılan sarayın , her bölümü kendi içerisinde uyumlu ve kendine ait farklı büyüklükte avluları, bu avluların etrafını çevreleyen çeşitli birimler yer alır. Türk saraylar geleneği esas kabul edilerek, I. Ve II, avlu etrafında “U” harfi şeklinde yerleştirilmiş yapı gruplarından meydana gelen sarayın, plan açısından Topkapı sarayındaki ana fikrin küçültülmüş yani özetlenmiş bir örneği kabul edilebilecek bir düzenlemeye sahip olduğu ileri sürülmektedir.
Saraya, doğu cephede yer alan hafif yay kemerli giriş açıklığına sahip anıtsal bir taçkapı ile geçiş sağlanmakta, bu taçkapının oldukça sade örgü sistemine sahip olan yan duvarlarının bazı kısımları da yer yer harap olmuş, bu duvarlarının köşelerinde de yarım yuvarlak planlı kulelerin varlığından bahsedilmektedir. Saraya giriş sağlaması açısından önemli bir fonksiyona sahip olan I. Taçkapıdan geçilerek ulaşılan I. Avluda harap durumda olan kısımların avluyu çevreleyen çeşitli hizmet birimlerine ait olduğu öne sürülerek kare görünümlü birinci avlunun sağında ve solunda bulunan yıkık kısımların saraya gelen ziyaretçi ve misafirlere ait yerler olarak planlandığı, ayrıca ahır yada hizmet işleri için kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. H. Gündoğdu, bu harap olmuş kısımlarda yabancıların ve sarayın atlarının, arabalarının muhafaza edilmiş olması bu bölümün, Topkapı Sarayındaki Has ahır, Raht hazinesi bölümlerine karşılık bir fonksiyonu olduğunu belirtmektedir. Raht hazinesi, değerli koşumları ve eğerleri muhafaza edebilecek kadar korunaklı yapılmıştır.
I.avlunun doğu kısmındaki nöbetçi odaları , avlunun hemen sağında ve bitişik olarak yapılmış bir çeşme, kalın duvarlar içerisinde yer alan tuvalet, sarayın bugüne ulaşabilen kısımlarındandır. Kuzey kısmında da muhafız koğuşları, zindan olarak kullanıldığı düşünülen merdivensiz bodrumlar , ayrıca ısıtmanın ateşleme odası yer almaktadır. sarayın doğu cephesindeki nöbetçi odalarından zemin katta yer alan üç oda, hala varlığını sürdürmekte iken, üst katta bulunan odalar tam anlamıyla korunamamış, bunlardan sadece bir oda I. Taçkapının üst katındaki kalıntılara bırakılarak tanınabilmektedir.
Harap bir şekilde günümüze ulaşabilen, kesme taşlardan örülmüş olan güney cepheyi, sarayı savunma amacıyla, araştırmacılar mazgallarla donatılmış kale olarak kabul edilmektedirler.
I. avluyla harem arasında yer alan bölüm, üç ana bölüme ayrılan sarayın bütün önemli birimlerin yer aldığı yani çekirdek niteliğinde olan en önemli bölümdür. Bu bölümde birinci yapı grubu gibi bir avlu ve onu çevreleyen yapı gruplarından oluşmaktadır. Oldukça yüksek bir taçkapı ile dikdörtgen planlı II. Avluya 10 m. Uzunluğunda üzeri beşik tonozlu bir geçitle ulaşabilmektedir.
Yüksek giriş kapısı ile, girişin II. Avluya bakan bölümü arasında yer alan çeşitli odalar ve dairelerin bulunduğu ve oldukça yüksek bu kapıyla aynı yükseklikte olması gereken ikinci katların günümüze ulaşamadığını belirten H. Gündoğdu, hem avlu içine hem de dışarıya açılacak mescit ve selamlık kısımlarının en fazla hasar görmüş olan II. Avlunun en önemli unsurlarından biri olduğunu da belirtmektedir. II. Avlunun batı cephesinde harem kısmı, güney cephesinde oldukça harap bir şekilde yalnızca bodrum kısımları ile güneye bakan kısımlarının harap durumda olan duvarları, kuzey cephede de, günümüze sağlam ulaşabilmiş olan cami, minare ve caminin hemen yanında yer alan türbe ve cami ile aynı hizada bulunan ilk şekliyle günümüze ulaşamamış selamlık kısmı yer almaktadır.
ishak paşa sarayı ve ağrı dağı

Sarayın iyi korunamayarak en fazla zarar görmüş olan, II. Avlusunun güney cephesinde ne olduğu tam olarak anlaşılamayan kısımların yalnızca temel kalıntılarının günümüze ulaşabildiğini belirten H. Gündoğdu, yapı üzerinde gerçekleştirmiş olduğu incelemeler sonucu bu temel kalıntılarının üzerinde ikinci bir katın daha bulunması gerektiğini belirtmektedir.
Harap bir durumda günümüze ulaşan II. Avlunun güney cephesi, sarayın kuzey cephesinde harem kısmına kadar birbiriyle aynı hizada olan yapı gruplarından farklı olarak, I. Yapı grubundan II. Yapı grubu güney yana doğru genişletilmek suretiyle dışa çıkıntı yapmış, bu çıkıntının devamında da batı kısma doğru harem bahçesi yer almaktadır.
Sarayın batı bölümünü kaplayan üçüncü bölüm, sarayın özel oturma bölümünü yani harem kısmını teşkil etmektedir. Saraylardaki harem ve selamlık kısmının varlığının kökeninden Türk-İslam ev tipine dayanmakta olup, Türk evlerinde olduğu gibi saraylarda da selamlık (kabul odası) ve harem (evin özel bölümü) kısımları bulunmaktadır.
Osmanlı saray teşkilatına uygun olarak yapılmış olan İshak Paşa Sarayının harem bölümü de, diğer bölümlerde olduğu gibi, harem bölümüne, ikinci avluya bakan oldukça yüksek, gösterişli ve iki katlı olarak düzenlenmiş bir kapıdan geçilerek ulaşılmaktadır. Bu kapıdan geçilerek varılan uzun harem koridorunun kuzey ve güneyinde ikişer kapı açıklığı ile, farklı bölümlere geçilmektedir. Bu koridorun kuzeye açılan ikinci kapısından da küçük bir bölüme ulaşılır. Buradan da batı yöne açılan bir kapı ile haremin en gösterişli ve önemli kısmı olan salona varılmaktadır. İki kapısı bulunan salon, ayrıca harem odaları koridoru ile bağlantılıdır. H. Gündoğdu salonun doğu ve batısında yer alan kapıların, duvarlardaki fazla derin olmayan dolap nişlerinin, duvarlardaki renkli taş döşemelerinin Osmanlı Sarayları haremlerinde görülen ve “Taşlık” denilen iç avlu ile benzerlik gösterdiğini belirtmektedir. Harem bölümünün kuzey ve batı kısmında yer alan, salonun batı kapısı ve harem odalarının açıldığı harem “L” koridoru, mutfak, salon ve hamamla da bağlantılıdır. Harem “L” koridorunun batı kısmındaki uzantısında, doğu yöne açılan kapıyla küçük bir koridora ulaşılır; buradan da bir kapı açıklığı ile mutfak ve salon arasında, küçük ölçülerine rağmen Türk hamamları planına uygun biçimde olan hamam kısmına geçilmekte, diğer bir kapı ile de harem odaları ve harem ile bağlantısı bulunan mutfak kısmına ulaşılmaktadır. H. Gündoğdu, Edirne ve Topkapı sarayında I. Ve II. Avlunun sağ tarafında yer alan mutfak, İshak Paşa sarayında harem bölümü içerisinde yer almasıyla ve daha küçük boyutlarda olmasıyla merkezlerdeki saraylardan farklı bir özellik gösterdiğini, ancak harem kısmının plan bakımından Edirne ve Topkapı Sarayı ile benzer olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca harem bölümünün güney kısmında yer alan iki büyük oda, mutfak ve tuvaletler harap bir durumda günümüze ulaşabilmişlerdir.
İlk şekli ile günümüze ulaşamamış olan saray, genel olarak bir kattan meydana gelmesine rağmen, 12 gözden ibaret harem dairesi iki kattan oluşmaktadır. Ancak bugün iki katlı olan harem bölümünden yalnızca harap bir durumda olan alt kısım odaları kalmıştır. Bugün kuzey duvarının camiye bitişik kısmında bulunan, harem dairesinin ikinci katına ait kalıntılardan, ikinci katın birinci katla aynı şekilde inşa edilerek üstlerinin düze çatı ile örtülmüş olduğu anlaşılmaktadır.
İshak paşa sarayı, İstanbul’daki Topkapı Sarayı veya daha önceden yapılmış olan Edirne sarayıyla karşılaştırıldığında, bir çok yönüyle benzerlik göstermektedir. Bu benzerlik sadece plan özellikleri açısından değil, tek tek odaların (divan salonu, selamlık, mutfak, hamam, vb.) fonksiyonları açısından da görülmektedir.
Genel olarak, geleneksel Türk saraylarının fonksiyonlarına uygun biçimde planlanmış iç içe birkaç bina grubundan oluşan İshak Paşa Sarayında, “biderun-enderun” (dış avlu-iç avlu) ve her iki avlunun etrafında fonksiyonlarına göre gruplandırılmış yapılar neredeyse Topkapı Sarayıyla aynı şekilde düzenlenmiştir. Saray üzerinde incelemelerde bulunan H. Gündoğdu, İshak Paşa Sarayının I. Avlusunun; çevresinde sıralanana çeşme, zindan, muhafız odaları, kapıcı odası, misafirlerin kalacağı yerler ve at, araba koyma yerlerinden oluşan düzenlemesiyle, Edirne ve Topkapı sarayındaki giriş avlusuyla aynı işleve sahip olduğunu, ayrıca Osmanlı Saray teşkilatına uygun şekilde inşa edilen sarayın aynı eksen üzerinde bulunan avlu kapılarının kompozisyon düzeninin, Edirne ve Topkapı Sarayının kapılarıyla benzeştiğine işaret ederek bu benzerliği vurgulamaktadır. R. E. Koçu’da Topkapı Sarayıyla ilgili olarak “Bab-ı Hümayun” (Topkapı Sarayının giriş kapısı) seher vaktinde günün ilk ışıklarıyla açılıyor ve gece yarısından sonra kilitleniyordu. Divanda anlatacak bir şeyleri olanlar veya sarayın yönetimiyle işi olanlar, veya saray ziyaretçileri kendilerini tanıttıktan ve isteklerini açıkladıktan sonra, Bab-ı Hümayun’dan geçebilirlerdi. Saraya gelen vezir ve dış devletli delegeler birinci avluyu atlarıyla geçerek, ikinci büyük kapıya kadar gidebildiklerini” belirtmektedir.
Y. Bingöl İshak Paşa Sarayının I. Avlusunda ticari sorunların çözümlendiği gibi, I. Taçkapı için olan açılış şeklinin de Osmanlı Saraylarının mevcut kurallarıyla benzerlik gösterdiğini de belirtmektedir. Ayrıca ikinci avluda yer alan, önemli devlet meselelerinin görüşüldüğü, idari işlerin yürütüldüğü divan salonu işlev bakımından Topkapı Sarayındaki “Kubbe Altı” anlayışının küçük bir benzeri olarak kabul edilmektedir.
ishak paşa sarayı ve ağrı dağı

Bir Osmanlı Sarayında olması gereken bütün birimlere sahip olan İshak Paşa Sarayında kışların uzun ve soğuk geçmesi nedeniyle küçük tutulan her odada Topkapı Sarayında olduğu gibi bir ocak bulunmaktadır. Tüm sarayı ısıtabilmek için birinci avluda bulunan ocak (ateşleme yeri) bugünkü kalorifer sistemine benzer bir tür merkezi ısıtma sisteminin kurulmuş olduğunu göstermekte . Ancak B. Çetinor, sarayın her odada bulunan klasik ocaklarla ısıtıldığını, duvar ve döşeme arasından geçirilen sıcak hava ile ısıtma yönteminin (peç) burada uygulanmadığını öne sürmektedir. Buna karşı bazı kaynaklarda taş duvarların içerisinde bulunan boşlukları ve bugün hala görülen, duvarlarda bırakılmış kanallardan geçen pişmiş topraktan boruları kanıt göstererek merkezi ısıtma sisteminin kullanılmış olduğunu belirtmektedir.
Sarayda, dağlardan getirilip depolanan suları pişmiş toprak borularla dağıtan bir su tesisatı da bulunmaktadır.