Rahim ağzı kanseri

Kadınlar arasında en sık görülen 2inci kanser türü olan rahim ağzı kanseri yüzünden, dünyada her 2 dakikada 1 kadın hayatını kaybediyor.

Rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tümü Human Papillomavirüs'ün (HPV) belirli tiplerinden kaynaklanır. Hem kadınları, hem de erkekleri etkileyen yaygın bir virüs olan HPV'nin, vücudu etkileyebilen 100'den fazla tipi var.

Bu tiplerin çoğu, (örneğin ellerde ve ayaklarda görülen yaygın siğillere neden olan tipler) nispeten zararsızdır. Bazı HPV tipleri genital bölgeyi etkileyebilir ve rahim ağzı kanserine, anormal servikal hücrelere, genital siğillere, diğer kanser türlerine ve hastalıklara yol açabilir.

Bu durumların gelişmesini önlemeye yardımcı olmak için mümkün olduğunca fazla bilgi sahibi olmanız önemli.

Serviks kanseri özellikle az gelişmiş ükelerde en çok ölüme neden olan kadın genital kanserlerinin başında yer almaktadır.ABD ‘de meme,kalın bağırsak , yumurtalık ve endometrium kanserinden sonra en çok görülen kanserdir. lkemizde ise en çok görülen kanserler arasında 7.sırayı almaktadır. Değişik yönleriyle kadın genital kanserlerinin en çok tartışılanlarındandır ;

Dökülen hücrelerin mikroskopik olarak incelenmesine (eksfoliyatif sitoloji) dayanan pap-test taramaları ile kanser öncüsü hastalık düzeyinde yakalanıp tedavi edilebilir

Nedenler arasında HPV etkisi çok belirgindir.Bu yüzden HPV aşıları hem korunma hem de kanser tedavisinde umut vermektedir

HPV' nin cinsel yolla bulaşan bir özelliği olması serviks kanserin önlenmesinde cinsel davranışların düzenlenmesi , tek eşlilik ve prezervatif kullanımı gibi önlemleri öne çıkarmaktadır.

Son 40 yılda pap-test taramaları sayesinde gelişmiş ülkelerde rahim ağzı kanserinden ölümler %90 oranında azalmıştır.

Rahim ağzı kanserinin ortalama görülme yaşı 52' dir.Araştırmalar bundan 10-15 yıl önce kanser öncüsü hastalıkların sık görüldüğünü göstermektedir.Rahim ağzı kanserinin en önemli nedenlerinden biri olan HPV enfeksiyonları ve siğiller ise daha genç (30 yaş cıvarında) kadınlarda görülmektedir.

BELİRTİLER:
Kanserlerde belirtiler ortaya çıktıktan sonra, genellikle hastalık basit tedavilerle düzelme sınırlarını aşmıştır.Genellikle kanser oluşmadan yıllar öncesinde bazı öncül hastalık aşamasında yakalanıp kolayca tedavi edilebilen rahim ağzı kanserinde ,belirtisiz olan bu dönemin tespiti daha önemlidir.

En klasik belirti tüm kadın genital kanserlerinde olduğu gibi vajinal kanamadır.Cinsel ilişkiden sonra ortaya çıkan kanamaların rahim ağzı kanserinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı gösterilmelidir.

Diğer önemli belirti klasik olarak et suyu şeklinde akıntıdır.Ancak kanlı bir akıntı olmasa da her türlü uzun süreli akıntı rahim ağzı,rahim ,tüp ve vajina kanseri açısından araştırılmalıdır.

NEDEN OLABİLECEK veya RİSK FAKTÖRLERİ:

Başlıca risk faktörü HPV'dir. HPV insanda değişik dokularda yerleşerek genellikle örtücü zarlar ve deride siğillere neden olur. Rahim ağzı kanseri olan hemen tüm hastalarda özel laboratuar yöntemleri ile HPV DNA'sı gösterilebilirken, HPV DNA'sı taşıyan veya siğil geçiren hastaların ancak küçük bir kısmında kanser görülmektedir.HPV 100 kadar farklı DNA tipine ayrılır ve bunlardan DNA tip 16-18 en çok kansere yol açan tiplerdir. Deride görülen diğer siğillerde genellikle HPV DNA tip 1-5 sorumlu olup bu tiplerin kansere yol açması çok zayıf bir olsılıktır.

Sigara kullanımı,yerel olarak bağışıklık sistemini zayıflatması nedeniyle rahim ağzı kanserlerine neden olabilen bir risk faktörüdür.Bunun tek başına direkt bir etki olmayıp, HPV ‘ye direncin azalması sonucu kanser geliştiğini öne sürenler vardır.

Son zamanlarda diğer bazı cinsel yolla bulaşan hastalıkların kanser gelişimini kolaylaştırıcı rol oynadığını bildiren araştırmalar da vardır.

Böylece;
Cinsel ilişkiye erken başlama
HPV enfeksiyonları ve genital siğiller
Sigara
Çok eşlilik
başlıca risk faktörleri olarak özetlenebilir.

KANSER ÖNCUSU HASTALIK:
Rahim ağzı kanserlerinin ortaya çıkmasından uzun süre önce örtücü zarların içerisinde,sınırlanmış,kendiliğinden iyileşebilen bir takım hastalıklar tanımlanmıştır. Bunlar hiçbir bulgu ve belirti vermeyen ,sadece pap-test , kolposkopi ve parça alınarak tanı konulan hastalıklardır.Hafif (LGSIL) veya ağır (HGSIL) hücresel bozukluklar gösterirler.Uygun tanı yöntemlerini kullanarak(kolposkopi,biopsi) hastaların bu aşamada tespit edilmesi rahim ağzı kanserleri için hayati önem taşımaktadır.

TARAMA:
İnsan vücudunda oluşan kanserler içerisinde tarama yapılabilen , erken aşamada veya oluşmadan önce tespit edebilebilen başlıca kanser rahim ağzı kanseridir.Bu tarama yöntemi ise yaklaşık 70 yıldır bilinen sitolojik taramadır (pap-test, serviko-vaginal smear).Gelişmiş ülkelerde son 40 yılda düzenli olarak sitolojik tarama yapılması sonucu rahim ağzı kanserinden ölüm oranı %90 azalmıştır.Sitolojik tarama 1934 yılında Papanicoloau (bu yüzden pap-test olarak anılmaktadır) ve Babes tarafından ortaya atılmıştır.Bu işlem, vajina ve rahim ağzından dökülen hücrelerin bir lam üzerine sürülüp (bizim ülkemizde bu yüzden akıntı veya sürüntü tetkiki olarak tarif edilmektedir) boyanarak , mikroskopla muayenesi şeklinde yapılır.Böylece daha kanser ortaya çıkmadan kansere dönüşebilecek hücreler tespit edilip doku örneği alınarak kanser öncüsü hastalık veya çok erken aşamda rahim ağzı kanserleri tespit edilip, basit, ucuz yöntemlerle ve çok yüksek başarı şansı ile tedavi edilebilirler.Sürüntü alınması (pap-test) jinekolojik muayene sırasında çok kısa bir süre alan ve ağrısız bir işlemdir.

Taramada temel olan, yakınması olmasa da her kadının pap-test yaptırmasıdır. Çünkü bu yöntem yakınmaları olan, rahim ağzı kanserinden şüphelenilen kadınlarda uygulanan bir tanı yöntemi değildir.Her hangi bir sağlık kurumunda en uç noktalarda bile alınan sürüntüler , bir patoloji kliniğine gönderilip(kargo,posta) burada daha ayrıntılı araştırmaların kimlere yapılacağını belirlemek yani ‘ tarama yapmak' mümkündür.Yeni sitolojik örnek toplama ve boyama yöntemleri bulunsa da, herkesin taranması ve sürüntüde anormal hücre görülenlerin tanı için araştırılması kavramı değişmemiştir. Her ülke kendi sağlık politikalarını belirleyip uygun bir tarama programı belirlemelidir. Ulkemizde halen halen herkesin kabul ettiği bir tarama programı yoktur.Tarama sıklığı ve taramaya başlama yaşı açısından bazı risk faktörleri ve kriterler aşağıda sıralanmıştır.

Yüksek Riskli Grup:
· HPV enfeksiyonu (cinsel organlarda siğilleri halen veya geçmişte olmuş olması )
Sigara
Erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlama(20 yaştan önce)
Çok eşlilik (kadın ve/veya eşi)

Düşük Riskli Grup:
Tek eşlilik
Bekarlık
Düşük risk grubunda ilk cinsel ilişkiden sonra pap-test taraması başlanarak her yıl tarama yapılır. 2-3 kez pap-test normal olarak bulunursa en az 65 yaşına kadar 2-3 yıl aralarla pap-test yapılmaya devam edilmelidir.

Yüksek riskli grupta tarama için her yıl pap-test yapılmalıdır.Kadınların 65 yaşından sonra da taramaya devam etmeleri halinde rahim ağzı kanserinden ölüm oranları %60 kadar daha azalmaktadır.

Tarama sonuçları anormal bulunan hastalar jinekoloğun önerileri doğrultusunda hafif derecede hücresel anormallikler için tekrarlayan pap-test yaptırabilirler.Hafif veya ağır hücresel anormallikler tespit edilen hastalar direkt olarak kolposkopi denilen bir mikroskopla muayene ve gerekirse parça alınmak (biopsi) için bir kolposkopi kliniğine gönderilebilirler.Böylece kesin tanı ve gerekirse uygun tedavi planlanır.

Rahim ağzı kanseri nedir?
Vücudun bir bölgesindeki hücreler anormal şekilde çoğalmaya başladığında kanser gelişebilir. Rahim ağzı kanseri servikste (rahim ağzı) anormal hücre çoğalmasıdır. Serviks uterusun (rahim) vajinaya açılan alt bölümüdür.

Rahim ağzı kanseri yaşamı tehdit edebilen ciddi bir hastalıktır. Bir kadın Human Papillomavirüs’ün (HPV) belirli tipleriyle infekte olduğunda ve infeksiyondan kurtulamadığında serviksin duvarında anormal hücreler gelişebilir.

Erken saptanıp tedavi edilmezse bu anormal hücreler rahim ağzı kanseri öncüllerine ve kansere dönüşebilir.

Rahim ağzı kanserinin nedeni?
Rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tümü Human Papillomavirüs (HPV) adı verilen bir virüsün belirli tiplerinden kaynaklanır.

HPV'nin yaklaşık 30 tipi genital HPV olarak bilinir; çünkü bunlar genital bölgeyi etkiler. Bazı tipler serviks (rahim ağzı) duvarındaki hücrelerde değişikliklere yol açabilir. Tedavi edilmezse, bu anormal hücreler bazen kanser hücrelerine dönüşebilir.

Ne kadar yaygın?
Tüm dünyada rahim ağzı kanseri kadınlarda, meme kanserinden sonra ikinci en yaygın kanserdir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) güncel olarak tüm dünyada 2 milyondan fazla kadında rahim ağzı kanseri olduğunu tahmin etmektedir.

Her yıl 490,000 yeni rahim ağzı kanseri olgusuna tanı koyulur. Bu, günde 1,300'den fazla yeni olgu demektir.

WHO'ya göre 2006'da her gün 650'den fazla kadın rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybedecektir.

İşte bu nedenle, serviksteki (rahim ağzındaki) kuşkulu hücre değişikliklerinin kanser öncülleri veya kansere dönüşmeden önce saptanmasına yardımcı olan Pap testini içeren jinekolojik muayene hakkında doktorunuzla görüşmeniz önemlidir.

Rahim ağzı kanseri bir kadının yaşamı boyunca gençlik döneminden itibaren çok nadir olmakla beraber herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir.

Rahim ağzı kanseri tanısı koyulan tüm kadınların yaklaşık yüzde 50'si 35-55 yaşları arasındadır. Bu kadınların pek çoğu onlu ve yirmili yaşlarında Human Papillomavirüs (HPV) ile karşılaşır.

Nasıl teşhis edilir?
Rahim ağzı kanserini saptamanın birincil yolu Pap testidir. Jinekolojik muayenenin (checkup) bir parçası olan Pap testi (Papanicolau smear olarak da bilinir) serviks duvarındaki anormal hücrelerin servikal kanser öncülleri veya rahim ağzı kanserine dönüşmeden önce saptanmasına yardımcı olur.

Pap testinin sonuçları ek testlerin (örneğin, biyopsi veya HPV DNA testi) veya tedavilerin gerekip gerekmediğine karar verilirken sağlık görevlilerine yardımcı olabilir.

Belirtileri nelerdir?
Ne yazık ki, rahim ağzı kanseri ileri evreye ulaşıncaya kadar herhangi bir belirti göstermeyebilir.
Rahim ağzı kanseri belirtileri aşağıdakileri içerebilir:
.Anormal vajinal kanama
.Cinsel ilişkiden sonra kanama
.Anormal vajinal akıntı
.Pelvis (kasık) ağrısı

Bu belirtilerden herhangi biri sizde de varsa, en kısa sürede doktorunuza başvurmanızı öneririz.

Tedavi edilebilir mi?
Evet; diğer kanserler gibi, rahim ağzı kanseri de birçok şekilde tedavi edilebilir. Tedaviyi seçmeden önce sağlık görevlisinin göz önüne alacağı bazı konular şunlar:
.Kanserin boyutları ve hangi bölgelere yayıldığı
.Kadının yaşı ve genel sağlığı
.Hastanın tercihi

Rahim ağzı kanseri tedavisinde 3 ana yöntem cerrahi, radyasyon tedavisi ve kemoterapidir. Tedavi bu yöntemlerden 2’sini veya daha fazlasını içerebilir.

Tedavi planı doktorunuza yapacağınız spesifik kontrol ziyaretlerini de içerecektir. Bu kontrol vizitleri radyografi (röntgen), biyopsi, kan testleri ve diğer incelemeleri içerebilir.

Herkes ayrı bir varlık olduğundan, her birey tedaviye farklı yanıt verir. Bir kişi için doğru olan tedavi başka biri için doğru olmayabilir.

Sağlık görevlileri rahim ağzı kanserini tedavi etmeye yönelik en iyi seçeneklerin tüm risklerini ve yan etkilerini değerlendirecektir.

Rahim ağzı kanserine yakalanma olasılığını azaltmak için ne yapılabilir?
Pap testleri rahim ağzı kanserine yakalanma olasılığınızı azaltmanın en iyi yoludur. Erken dönemde, yani anormal hücreler yayılma şansını yakalayamadan saptandığında, rahim ağzı kanseri öncülleri (ve hatta bazı kanserler) başarıyla tedavi edilebilir.

Doktorunuzun Pap testleri hakkındaki tavsiyesine mutlaka uyunuz; Pap testi serviksteki (rahim ağzındaki) kuşkulu hücre değişikliklerini kansere dönüşmeden önce saptamaya yardımcı olabilir.

Ayrıca doktorunuzdan rahim ağzı kanserine yakalanma olasılığınızı azaltacak başka yöntemler hakkında da bilgi edinebilirsiniz.

Rahim ağzı kanseri yaşamı tehdit eder; ancak ona yakalanma riskinizi azaltma gücüne sahipsiniz. Detaylı bilgi için doktorunuzla görüşün.