Doğu Karadeniz Dağları

Doğu Karadeniz Dağlar

40°46'K 40° 32'D
Geniş ve iğne yapraklı ormanlar yüksek arazi mera alpin sarp kayalık ve göl bitki toplulukları

FF 3014
Deniz seviyesi-3932 m
1.545.631 ha

Toplam endemik takson bilinmiyor
Ülke çapında nadir takson: 296 (79 endemik)

Önemli Kuş Alanı (ÖKA No. 60)
Bitkisel Çeşitlilik Merkezi (SWA No. 19)
Alanın içerdiği ÖBA kriterleri

Al: 2 Küresel Ölçekte Tehlike Altındaki Tür

A2: 80 Avrupa Ölçeğinde Tehlike Altındaki Tür (4 Bern Sözleşmesi Ek Liste I türü dahil)

B: Zengin Tür Çeşitliliği İçeren Genel Habitatlar-23 36 37 41 42 43 44 45 52 61 62

C2: Tehlike Altındaki Doğal Habitatlar - 22.351 41.1E3 41.47 41.H24 42.1731 42.1732 42.28 42.5F1542.5F16 44.115 44.28 45.521 52

Doğu Karadeniz Dağları Önemli Bitki Alanı (ÖBA) Kuzeydoğu Anadolu'da Karadeniz'e paralel olarak yaklaşık 250 km uzanan ve Gürcistan'daki Kafkas Dağları ile birleşen çok büyük bir dağ silsilesidir. Büyük ölçüde bazik volkanik kayalardan oluşan bu dağ silsilesinin yüksek kesimlerinde granitler yaygındır. Doğu Karadeniz Dağlan Türkiye'nin en yüksek dördüncü zirvesi olan Kaçkar Dağları (3932 m) da dahil olmak üzere 3000 m'nin üzerinde pek çok zirve içerir.

Dağ silsilesinin genelinde yıllık yağış miktarı oldukça yüksek olup 2500 mm'ye kadar çıkar. Aynca deniz seviyesinden zirve bölümüne kadar ılıktan çok soğuğa değişen sıcaklık farktan görülür. Alandaki yağış yükseklik ve sıcaklık farktan florada da büyük bir çeşitliliğin meydana gelmesine neden olmuştur. Bitki örtüsünde çok geniş adi gürgen (Carpinus betulus) kestane (Castanea sativa) doğu kayını (Fagus orientalis) ve doğu ladini (Picea orientalis) ormanları çok büyük çeşitlilik içeren geniş yapraklı ve Rhododendron ağırlıklı çalı toplulukları alpin mera ve çayırlıklar ve çok yüksek zirvelerde alpin göl taşlık yamaç ve sarp kayalık bitki topluluktan bulunur.

Alanın olağanüstü florası 79'u Türkiye'ye endemik olmak üzere ülke çapında nadir yaklaşık 300 taksona ev sahipliği yapar. Aynı zamanda florası içerdiği bitkilerle fitocoğrafya açısından da son derece önemlidir: Bunlar arasında Epigaea gaultherioides Rhamphkarpa medwediewii ve Rhodothamnus sessilifolius gibi tersiyer relik türler genel yayılış alanlarının çok uzaklarında çeşitli dağ ve turbalık türlerinin kopuk popülasyonlan ve bazı Uzak Doğu ve Afrika taksonlan sayılabilir.

Toplam büyüklüğü yaklaşık 73.000 ha'ı bulan ÖBA sınırlan içindeki üç Milli Park'a ve çeşitli koruma statülerine sahip alanlara karşın ÖBA'nın büyük bir bölümü resmi olarak koruma altında değildir. Alan halen lokal tahribatlara sebep olan baraj yapımı dar kıyı kesiminde aşın yapılaşma hatalı ormancılık uygulamaları maden işletmeciliği turba çıkarımı ve Türkiye'ye yabana arsız bitki türlerinin yayılması gibi çok çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır.

İki büyük nehirle sınırlanan bu büyük dağ silsilesi olağanüstü doğal peyzajı 4000 m'ye yaklaşan zirveleri ve son derece zengin bitki örtüsüyle yerli ve yabana botanikçilerin ilgisini oldukça çeker. Doğu Karadeniz Dağlan yabana botanikçiler tarafından genellikle "Pontic Alps" ya da "Little Caucasus" olarak adlandırılır. Bunun nedeni ilkçağ Helen yazarlarının Anadolu'nun Doğu Karadeniz Bölümü'nü İç Anadolu'daki "Kappadokia" kültürü ve dilinin bu yöreye de yayılmasına bağlı olarak "Pontos (Karadeniz) Kappadokia"sı şeklinde anmalarıdır.

Alanın Tanıtımı
Doğu Karadeniz Dağları deniz seviyesinden dik olarak maksimum 3932 m'ye (Kaçkar Dağı) kadar yükselir. ÖBA dağ silsilesi çeşitli küçük dağlar ve Doğu Karadeniz Dağları ÖBA'sı Kuzeydoğu Anadolu'da Karadeniz kıyılarına paralel olarak yaklaşık 250 km uzanan çok büyük bir dağ silsilesidir. Doğu Karadeniz Dağları batıdaki Giresun Dağları'ndan (OBA No. 33) Harşit Çayı doğudaki Karçal Dağları'ndan yüksekliği 3000 m'yi aşan çok sayıda zirveden oluşur. Batıdan doğuya doğru Doğu Karadeniz Dağları içinde yer alan en önemli dağlar arasında Zigana Dağları (3082 m) Soğanlı Dağları (3376 m) Tatos Dağları (3711 m) Kaçkar Dağı (3932 m) Altıparmak Dağları (3562 m) ve Savval Tepe (3348 m) sayılabilir.

Dağ silsilesinin pek çok zirvesinde granit ve volkanik kayalar hakimdir. Buna ek olarak alanın zengin jeolojik yapısında açığa çıkmış siyenit granodiyorit obsidiyen ve serpantin kayalar da yer alır. Tekne (buzul) vadilerinin başındaki çok sayıda küçük alpin göl alanın geçmişte uzun bir buzullaşma dönemi geçirdiğini gösterir. Aynı şekilde Kaçkar Dağı'nın en yüksek zirvelerinde halen bir dizi küçük buzula da rastlanır.

Dağ silsilesinin denize bakan yamaçlarında yıllık yağış (1000-2500 mm arasında değişir) ve sis oldukça yüksektir. Orman kuşağı içinde en yüksek yıllık yağış miktarı dağ silsilesinin doğusunda Hopa çevresinde görülür. Alandaki yükseklik farklılıklarına bağlı olarak sıcaklıklar da büyük bir değişkenlik gösterir. Alçak kesimlerde kışları ortalama 4°C ve yazları 23°C arasında ılıman bir iklim hüküm sürer. Avrupa'nın Atlas Okyanusu bölgesine çok benzeyen bu iklimin etkisiyle alanda ılıman iklim kuşağı yağmur ormanları karakterinde gür ormanlar gelişmiştir. Daha yüksek kesimlerde ise sıcaklığı kışlan ortalama -16°C'ye kadar düşen ve yazlan ortalama 12°C olarak seyreden çok daha sert bir iklim hakimdir.
Deniz seviyesinden 2000 m yüksekliğe kadar dağ silsilesini boydan boya kaplayan yoğun orman kuşağında klimaks bitki toplulukları oluşmuştur. Bu orman kuşağının üstleri çeşitli subalpin çalı bitki toplulukları ve en üstteki açık zirve yamaçları ise tamamen alpin mera topluluklarıyla kaplıdır.

Her ne kadar orman kuşağında alçak kesimlerde doğal bitki örtüsünün yerini çay ve fındık bahçeleri almışsa da daha dik ve yüksek yamaçlar çoğunlukla iyi durumdaki Doğal Yaşlı Orman habitatlarıyla kaplıdır. Doğu Karadeniz Dağları silsilesinde Doğal Yaşlı Orman bitki örtüsü tiplerini tam olarak tanımlayabilmek olası değildir. Bununla birlikte aşağıdaki tanımlamalar ÖBA içinde değişik yükseltilerdeki Doğal Yaşlı Orman tiplerinin çeşitliliği hakkında bir fikir verebilir:

Doğal Yaşlı Orman kuşağının en alt kesiminde kestane-meşe (Castanea-duercus) ormanı görülür. Burada kestane (Castanea sativa) ve sapsız meşe (duercus petraea ssp. iberica) topluluklarının yanı sıra adi gürgen (Carpinus betulus) ve doğu kayını (Fagus orientalis) da yer alır. Bu kuşağın deniz seviyesinden 300 m'ye kadar olan en alt bölümünde bir dereceye kadar sıcak seven Arbutus andrachne Cistus salviifolius Erica arborea ve Laurus nobüis gibi psödomaki türleri yer alır. Silisli zemin üzerinde deniz seviyesinden 800-900 m yüksekliğe kadar çıkan bu orman tipi 300-900 m arasında daha ılıman bir karakter alır ve bu bölümde kestane (Castanea sativa) baskındır. Buradaki diğer karakteristik türler arasında; Hypericum xylosteifolium iris lazica Omphalodes cappadodca Oplismenus undulatifolius Primula vulgaris ssp.

sibthorpii Ruscus colchicus ve R.hypoglossum sayılabilir. Bu kuşakta deniz seviyesinde lokalize olmuş sarıçam (Pinus sylvestris) topluluklan da ayn bir önem taşır. Bunlardan Artvin Hopa ilçesi Çamburnu'nda yer alan sarıçam toplulukları Tabiatı Koruma Alanı olarak koruma altına alınmıştır. Nemli topraklar üzerinde gelişmiş bu toplulukların diğer karakteristik bitkileri arasında; Berberis integerrima Carex sylvatica ssp. latifrons Epimedium pinnatum ssp. colchicum Hyalopoa pontica ve Lycopodium complanatum ssp. chamaecy-parissus yer alır.

Meşe-kestane ormanlannın üstünde doğu kayınının (Fagus orientalis) ağırlıkta olduğu geniş ormanlar 1700 m yüksekliğe kadar çıkar (bazı yerlerde deniz seviyesine kadar indiği de görülür). Daha yüksek kesimlerde el değmemiş topluluklar oluşturan bu ormanlarda boyları 40 - 62 m arasında değişen çok sayıda anıt kayın ladin ve göknar ağaçları yer alır. 1200 m'ye kadar çıkan daha ılıman ormanlar Daphne pontica Ilex colchica Rhododendron luteum (yaprağını döker) R. ponticum Ruscus hypoglossum Vacdnium arctostaphylos ve tırmanıcı odunsu bitkilerin (Hedera colchica ve Smilax exceba) baskın olduğu genellikle sık geniş yapraklı herdem yeşil çalı topluluklarından oluşur. Bu çalı topluluklarının altında Aristolochia pontica ve Primula megaseifalia gibi lokalize olmuş bitki türleri içeren bir flora gelişmiştir. 1200-1700 m arasında yer alan doğu kayını ormanlan yılın 2-4 ayında karla örtülüdür. Bu ormanlar daha serin bir iklimin hakim olduğu dağ karakterine sahiptir. Doğu kayını ormanları geniş yapraklı herdem yeşil çalılardan yoksun saf ve çok iyi gelişmiş topluluklar oluşturur. Bu ormanların alt florası ise Cardamine impatiens var. pectinata Cyclamen coum Lathyrus aureus Luzula pilosa Paris incompleta Veronica filiformis V. magna V. peduncularis ve Vida cracca gibi kısa boylu otsu bitkilerle karakterize edilir.

Doğu ladini (Picea orientalis) 900 m'ye kadar doğu kayını (Fagus orientalis) toplulukları arasında lokal ancak bol miktarda yer alır ve karışık kayın-ladin orman tipini oluşturur. Doğu ladini 1500 m'nin üstünde geniş ve saf meşcereler oluşturur. Bu ormanlar boyları 20-25 m arasında değişen bireyler ve Arenana rotundifolia Cydamen parviflorum (Kuzeydoğu Anadolu'ya endemik) Euphorbia oblongifolia Paris incompleta ve Ranunculus buhsei'e karakterize edilen dağınık bir orman altı florası içerir. Bu ormanlarda Coralloırhiza triflda Goodyera repens Listera cor-data Pyrola media ve P.rotundifolia gibi kuzey (bo-real) iğne yapraklı orman türleri de bulunur. Kayın-ladin ormanlarının doğu bölümünde ve dağ silsilesinin vadi yamaçlarındaki nemli anklavlarda Doğu Karadeniz göknarı (Abies nordmanniana ssp. nord-manniana) çok daha lokal orman toplulukları oluşturur.

Doğu Karadeniz Dağları'nın Anadolu'nun iç kesimlerine bakan yamaçlannda yılın birkaç ayını kurak geçiren daha az nemli bir iklim görülür. Karadeniz orman kuşağının yer aldığı bu kesimlerde zemin durumuna ve lokal iklim koşullanna bağlı olarak değişen oranlarda Öksin ve İran-Turan flora elemanlarının bir kanşımı yer alır.

Dağ silsilesinde vadi yamaçlarını kaplayan orman kuşağı tipik bir şekilde yılda en fazla 1500-2000 mm yağış alır ve yılın 4-6 ayı kar altında kalır. Doğu Karadeniz Dağları'nın batı ucunda asidik habitatları seven sarıçam (P.sylvestris) ormanları bulunur. Bu ormanların alt florasında daha nemli ortamlarda Euphorbia djimüensis Vida freyniana ve Ranunculus brachylobus yer alırken daha agk ve ılık yamaçlar üzerindeyse Daphne glomerata Geum coccineum Helictotrichon planiculme Luzula campestris Rhododendron luteum ve Vaccinium myrtillus yetişir.
Dağ silsilesinde gerek orman kuşağı içindeki açık ve hareketli zeminlerde (çığ düşmesi sonucu oluşan açıklıklarda) gerekse ağaç sınırı üzerinde çok çeşitli çalı bitki toplulukları yer alır.

Şimşir (Buxus sempervirens) ormanları 200-1500 m arasında Fırtına Deresi ve onun kolları boyunca uzanır. Bu ormanlann en güzel örneğine bazıları 10 m üzerinde olmak üzere boyları tipik bir şekilde 2-10 m arasında değişen sık şimşir topluluklarının bulunduğu Demirkapı yakınlarında (950 m) rastlanır. Bu saf şimşir topluluklarının Türkiye'deki en iyi örneği oluşturduğu tahmin edilmektedir. Orman kuşağında daha yükseklerde (1700-200 m) açık ya da hareketli bölümlerde gür bir çalı topluluğu gelişmiştir. Bu toplulukta yer yer Alnus glutinosa ssp. barbata Betula medwediewii Populus tremula Duercus pontica Rhamnus imerituinus Rhododendron luteum ve R. ponticum baskındır.

Otlamanın pek görülmediği yerlerdeyse gür bir şekilde boylu otsu bitki örtüsü gelişmiştir. Otsu bitki örtüsünün en karakteristik elemanları arasında; Aguilegia olympica Astrantia maxima Campanula lactiflora Hypericum bupleuroides Lilium carniolicum ssp. ponticum hem var. artvinense ve hem de var. ponticum) Paeonia wittmanniana var. nudicarpa Tanacetum macrophyllum ve Telekia speciosa sayılabilir. ÖBA'nın doğu ucunda lokalize olmuş R. smimowiive R. ungemii gibi Rhododendron türleri ve hibritleri bulunur. Daha yüksek kesimlerde çoban ateşlerine pek rastlanmayan bölümlerde en az iki yüksek arazi çalı bitki topluluğu tanımlanabilir: Beyaz çiçekli fazla boylanmayan (l m) Rhododendron caucasicum sık çalı topluluğu 2200 m'nin üstünde yaygın olarak yer alır.

Tür bakımından çok zengin olmamasına karşın bu çalı topluluğu Listera cordata ve Lycopodium annotinum gibi Türkiye'de pek fazla kaydı olmayan türler içermesi nedeniyle önemlidir. Buna ek olarak ağaç sınınnın üzerindeki alpin vadilerde Daphneglomerata-Rhododendron luteum alpin çalı topluluğu görülür. Bu çalı topluluğunun en iyi örnekleri günümüzde dik ve ulaşılması zoryamaçlara çekilmiştir. Sarp kayalıklar üzerindeki düzlüklerde lokalize olmuş Juniperus communis ssp. nana-Rhododendron caucasicum-Vaccinium uliginosum çalı topluluklarına rastlanır. Bu topluluklardaki karakteristik bitkiler arasında Bruckenthalia spiculifolia Empetrum nigrum ssp. hermaphroditum ve Vaccinium vitis-idaea ssp. vitis-idaea sayılabilir.

ÖBA'daki zengin bitki türleri içeren meralar alana büyük bir çeşitlilik katar. Alandaki tüm mera bitki örtüsü tiplerini burada tanımlamak imkansız olmasına karşın aşağıdaki birkaç örnek bu çeşitlilik hakkında bir fikir verebilir: Dağ silsilesinin batı ucunda alçak kesimlerdeki (1000 m'ye kadar) derin topraklar üzerinde gelişmiş meralar. Zengin bitki türleri içeren bu meralar Campanula alliariifolia Eryngium giganteum Psoralea acaulis lokal bir yayılış gösteren Orchis stevenii ve Steveniella satyroides gibi çeşitli orkide türlerinden oluşan çok çekici çiçekli bitkilerle karakterize edilir.

1500-2700m arasında daha nemli ortamlarda gelişmiş boylu mera topluluklarında otlamanın pek görülmediği alanlar ve otlatmaya izin verilmeyen çayırlıklar bulunur. Yaz aylarında bol miktarda çiçekli bitkilerle dolan bu meralarda yetişen en yaygın bitkiler arasında; Alchemilla mollis Anemone narcissiflora Astrantia maxima ssp. maxima Campanula lactiflora Centaurea helenoides Cephalaria gigantea Chaerophyllum auream Geranium psilostemon Lilium carniolicum ssp. ponticum Pedicularis atropurpurea P.condenstata Polygonum bistorta ssp. carneum Stachys macranta Traunsteinera sphaerica Trifolium canescens ve Trollius ranunculinus sayılabilir.

ÖBA'daki en geniş yeri kaplayan mera habitaları ağaç ve çalı sının üzerinde (2000-3100 m) görülen ve yılın 5-10 ayını kar altında geçiren kısa boylu alpin mera topluluklarıdır. Bu toplulukların kuru bölümlerinde tipik olarak Agrostis lazica Alchemilla retinervis Campanula tridentata Coronilla orientalis ssp. balansae Nardus stricta ve Sibbaldia parviflora baskındır. Alpin kuşaktaki daha nemli kısa boylu mera toplulukları ise Cyperaceae ve Juncaceae familyasına ait çeşitli türler ve bunun yanı sıra Caltha polypetala Dactylorhiza euxina Gentiana pyrenaica Pinguicula balcanica ssp. pontica Primula algıda P.auriculata ve Swertia iberica gibi önemli türler içerir. Genel olarak nadir ve lokal bitki türleri bakımından zengin olan bu topluluklarda Alchemilla spp. (20'den fazla takson kayıtlıdır) Carex spp. Cydamen parviflorum Crocus aerius Fritillaria latifolia Galanthus woronowii iris histrioides Geranium cinereum ssp. lazicum var. ponticum Sempervivum spp. ve Trifolium polyphyllum'un yanı sıra çok sayıda Elymus ve Peştuca türleri de dahil Gramineae familyasına ait çeşitli taksonlar bulunur.

Yüksek sarp kayalık taşlık ve açık zirve sırtlan da nadir bitkiler bakımından zengindir. Kaçkar Dağları'nın granitten oluşan sivri zirvelerindeki açık taşlık ve erozyona uğramış bölümlerde alpin bitki toplulukları yaygındır. Bu topluluklar Anthemis cretica ssp. argaea Anthemis marschalliana ssp. pectinata Centaurea appendicigera Peştuca woronowii Murbeckiella huetii Primula elatior ssp. meyeri ve Senecio taraxacifolius var. taraxacifolius ile karakterize edilir. Yüksek kesimlerdeki bazalt açıklıklar Potentilla oweriniana Rhodothamnus sessilifolius ve Valeriana saxicola gibi nadir türlerin de aralannda bulunduğu çok çeşitli türlere ev sahipliği yapar. Bu tür habitatlann en güzel örnekleri Artvin'in hemen kuzeybatısındaki dağlarda (özellikle Savval Tepe ve Tiryal Dağı) yer alır.

Dağ silsilesinin büyük bir bölümünde yıllık yağış miktarının çok yüksek olması ÖBA'da küçük ancak doğa koruma bakımından çok önemli turbalık bitki topluluklarının gelişmesine olanak vermiştir. Orman kuşağının üst bölümünde (1500-2000 m) suyun toplandığı vadi tabanlarında Carex canescens-C.echinata-C.rostrata-Sphagnum havza turbalık top tuluğu yer alır. Çağrankaya'da (İkizdere'nin üstleri) oluşmuş küçük asit karakterli turba gölleri Carex magellanica ssp. irrigua C.paudflora Drosera anglica Lycopodium inundatum ve Utricularia mmorgibi türler içerir. Dağ silsilesinde en az iki yerde ağaç sınırının hemen üzerinde çalı bitki örtüsü kuşağı içinde oldukça ilginç dikey Carex pontica-Narthecium ba-lansae sızıntı turbalığına rastlanmıştır Bu habitatta N.balansae çok geniş monospesifik topluluklar oluşturur. Alanda genel olarak alpin mera ekosis-temlerinde küçük Carex capitellata-Dactylorhiza euxina-Narthedum balansae-Pinguicula balcanica ssp. pontica topluluktan yer alır. Bu topluluklar sürekli olarak alkalice zengin pınar sularının baskınına uğrar. ÖBA'daki en büyük turbalık Soğanlı Dağları'nda 2100 m yükseklikteki sulak bir platoda yer alan Ağaçbaşı Yaylası Turbalığı'dır.

Yaklaşık 175 ha büyüklüğündeki alan Türkiye'de yüksek turbalık olarak tanımlanabilecek en önemli örneklerden biridir. Ağaçbaşı Turbalığı ülke çapında nadir turbalık bitki türleri bakımından zengin bir flora içerir. Çoğunlukla nadir turbalık bitki türlerinin kopuk popülasyonlannı içeren florasındaki en önemli türler arasında Andromeda polifolia Carex lasiocarpa C.magellanica ssp. irrigua C.paucilfora C.pontica Drosera anglica D.rotundifolia Eriophorum angustifolium E.latifolium Lycopodium inundatum Narthecium balansae Rhynchospora alba ve Utricularia minör sayılabilir.

Özellikle orman ve yüksek alpin ekosistemleri öne çıkan ÖBA'da çeşitli küçük alçak arazi nehir ve kıyı toplulukları da önemlidir. Sınırlı miktarda bulunan ve büyük ölçüde zarar görmüş olan bu topluluklar alanın çeşitliliğine önemli katkıda bulunur. Yan sabit kurak kıyı topluluklarında halen Digitaria sabulosa Polygonum dumetorum ve Scabiosa sosnowskyi gibi nadir bitki popülasyonları bulunur.

Buna karşılık daha nemli gevşek kumul çukurları ve nehir ağzında yer alan bitki toplulukları içerdikleri Lindernia diffiısa Lprocumbens Marsilea guadrifolia Oldenlandia ca-pensis ve Rhamphicarpa medwedewii gibi Türkiye'de az miktarda kayıtlı taksonlar açısından önemlidir. Bu taksonların yanı sıra Bulbostylis tenerrima B.woronowii Fimbristylis annua Kyllinga brevifolia Pycreus sanguinolentus ve Schoenoplectus trigueter gibi Cyperaceae familyasına ait türlere de rastlanır. Çoğu geç çiçek açan bu türlerin bazılarının Türkiye için doğal olmadığı tahmin edilmektedir.

Doğu Karadeniz Dağları'nın olağanüstü zengin florası üzerindeki botanik araştırmaların tarihi Fransız Benjamin Balansa'nın 1866 yılındaki çalışmalanna kadar uzanır. Hakkındaki yüzyılı aşan botanik araştırma kayıtlanna karşın ÖBA'nın barındırdığı toplam bitki taksonlanrın sayısı tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte tamamen alan sınırları içinde yer alan Rize ilinde yaklaşık 1450 taksonun ve Kuzeydoğu Anadolu Bölümü'nde ise en az 2460 taksonun kayıtlı olduğu bilinmektedir. ÖBA'da çoğu alana özgü olmak üzere Türkiye'ye endemik 79 ve ülke çapında nadir yaklaşık 300 takson kayıtlıdır.

Dağ silsilesinin hemen hemen heryerinin son derece zengin bir bitki örtüsü içermesi nedeniyle bu büyük alanı daha küçük bölümlere ayırmak mümkün olmamıştır. Yine de olağanüstü zengin floraları ile ÖBA'da bazı bölümler öne çıkmaktadır: Bunlar arasında İyidere Havzası içinde (İkizdere'nin üstleri) Çimil ve Kabakor vadileri volkanik Artvin Dağlan ve zirveleri (Şavval Tepe ve Tiryal Dağı) sayılabilir. Dağ silsilesine endemik türler arasında çeşitli Alchemilla türleri Betula browicziana Carex melanorrhyncha Centaurea appendidgera Cerastium lazicum Crocus aerius Galanthus koenenianus Lamium sulfureum Lilium dliatum Potentilla doddsii P.savvalensis Rhodothamnus sessilifolius Saxifraga arMnensis ve Symphytum savvalense bulunur. Buna ek olarak Cyclamen parviflorum ve Primula longipes gibi bazı endemik türlerin yayılma alanı biraz daha batıya Giresun Dağlan'na (OBA No. 33) doğru uzanır.

Doğu Karadeniz Dağları bitki coğrafyası bakımından oldukça ilginç özellikler sergiler. Dağ silsilesinde bir zamanlar ılıman Avrasya kuşağında büyük bir alan kaplayan eski Boreal-Tersiyer floradan kalma bazı relik türlere rastlanır: Örneğin Kafkasya ve Kuzeydoğu Anadolu Bölümü'ne endemik Epigaea gaulthe-rioides (bu cinse ait iki tür de Doğu Asya ve Kuzey Amerika'da bulunur) Rhodothamnus sessilifolius (bu cinsin bir başka türü R.chamaedstus Orta ve Güney Avrupa'da dolamitler üzerinde sınırlı olarak bulunur) ve Karadeniz'in güneydoğu kıyılarına özgü Rhamphicarpa medwedewii (bu dirsin diğer tüm türleri tropik Afrika ya da Avustralya'da bulunur).

Alanda yaygın olarak bulunan bazı bitkiler de yeryüzünde ilginç kopuk bir dağılım gösterir. Bunlara Andromeda polifolia Carex lasiocarpa C.paudflora ve Gentiana pyrenaica gibi doğal yayılış alanlarının güney sınırlannda yer alan bazı turbalık ve yüksek dağ bitki türleri örnek olarak verilebilir. ÖBA'nın oldukça zengin eğrelti florasında daha çok Batı Avrupa'ya özgü bazı Atlantik türler yer alır: Bunlardan en önemlilerine örnek olarak Dryopteris aemula ve Hymenophyllum tunbrigense verilebilir. ÖBA'nın sahil kesimindeki ve alçak yamaçlar üzerindeki orman topluluklarında Uzak Doğu ve Afrika florasına özgü elemanlar görülür.

Bunlara örnek olarak Cynoglossum glochidiatum Duchesnea indica Hydrocotyle ramiflora Kyllinga brevifolia Oldenlandia capensis ve Rhamphicarpa medwediewii sayılabilir. Bu türlerin Kuzeydoğu Anadolu'da doğal olarak bulunup bulunmadığı ve doğal olarak bulunmuyorsa bu kadar çok türün nasıl olup da buralara kadar geldiği bilinmemektedir.

Doğa Koruma
OBA çeşitli koruma statüleri ile kısmen korunmaktadır. Alanda üç Milli Park bulunur: Trabzon Altınde-re Vadisi Milli Parkı (4800 ha) 09.09.1987 tarihinde;Sumela Manastın'nın da yer aldığı Kaçkar silsilesinin kuzey tarafını içeren Rize Kaçkar Dağları Mili Parkı (51.550 ha) 31.08.1994 tarihinde ve Artvin'in kuzeybatısında yer alan Hatila Vadisi (17.264 ha)31.08.1994 tarihinde koruma altına alınmıştır. Bunların yanı sıra Artvin Arhavi Çamburnu (180 ha) deniz seviyesine kadar inen relik sarıçam (Pinus sylvestris) topluluktan nedeniyle 31.12.1993 tarihinde Tabiatı Koruma Alanı ve Trabzon Çaykara Uzungöl(1625 ha) 03.10.1989 tarihinde Tabiat Parkı ilan edilmiştir. Alanda aynca boyu 49-62 m arasında değişenyaklaşık 400 yıllık çeşitli ağaç türlerine ait anıtsal nitelikte 10 Tabiat Anıtı (4 göknar 4 ladin ve Gümüşhane'de bir ardıç ve kavak) belirlenmiştir.

OBA sınırların içinde Doğal Sit Alanı olarak koruma altında bulunan yerler arasında; Rize Kırklartepe Köyü Ayama Tepesi'ndeki kutsal su ve orman toplu-lukları (12.12.1982); Rize Kaplıca Köyü Ayder Mevkii L H. ve m. derece (27.06.1992); Rize Fırtına ve Hala derelerinin bulunduğu alan L ü. ve TU. derece (19.05.1998); Trabzon Uzungöl beldesi I. ve m. derece (04.12.1998) ve Trabzon-Giresun kıyı şeridi (29.01.1999) sayılabilir. Aynca alanda Rize Çamlıhemşin Kaçkar Yaban Hayatı Koruma Sahası da yer alır.

Alan Kuzeydoğu Anadolu Bitkisel Çeşitlilik Merkezi(SWA No. 19) olarak tanımlanan bölgede yer alır.

Alan barındırdığı sakallı akbaba kızıl akbabakara akbaba kaya kartalı huş tavuğu (tüm Türkiye popülasyonu burada bulunur) ve ürkeklik üreme popülasyonlan nedeniyle Önemli Kuş Alanı (OKANo. 60) olarak belirlenmiştir. Alan ayrıca göç eden çok sayıda yırtıcı kuş açısından da çok önemlidir.Göç zamanı yüksek dağlar ve denizin etkisiyle kuzey-güney doğrultusundaki vadileri geçmekzorunda kalan binlerce yırtıcı kuşu bir arada görmek mümkündür.

Alanda Bern Sözleşmesi Ek Liste I'de yer alan dört tür bulunur: Cyclamen coum Lindernia procumbensSteveniella satyroides ve Vaccinium arctostaphylos.

Alanda bulunan Bern Sözleşmesi'ne göre TehlikeAltındaki Habitatlar: 22.352 - Karadeniz-Orta Avrupa nehir taraçalan kısa boylu Cyperaceae toplulukları 41.1E3 - Doğu Karadeniz doğu kayını ormanları41.47 - Öksin sel yatağı ormanları 41.H24 – Doğu Karadeniz karışık meşe-gürgen ormanları 42.1731 -Karadeniz Abies nordmanniana ormanları 42.1732

Karadeniz'in alt kesimlerinde yetişen Abies nordmanniana ormanları 42.28 - Picea orientalis ormanları 42.5F15 - Doğu Karadeniz sançam ormanları 42.5Fi 6 - Karadeniz Of civannda deniz kıyısındaki sançam ormanları 44.115 -Karadeniz-Kafkasyanehir kenarlarında yetişen çalı toplulukları 44.28 Karadeniz-Kafkasya dağbk kızılağaç galeri ormanları 45.521 - Öksin defne ve karayemiş orman toplulukları 52 - Alçak turbalıklar.

Tehditler ve Diğer Korumalar
Orman işletme müdürlüklerinin iyi niyetine ve ilgisine karşın genel orman işletme uygulamaları alanın doğal orman topluluklarını tehdit etmektedir. Alanda yer yer süren yoğun kesim özellikle Doğal Yaşlı Orman ekosistemlerinin zarar görmesine neden olmaktadır. DHKD Doğu Karadeniz Bölümü'ndeki Doğal Yaşlı Orman varlığını saptamak amacıyla Orman Bakanlığı'nın 1980'li yılların sonlarında hazırladığı amenajman planı verilerine dayanarak 1995 yılında bir çalışma yapmıştır. Bu çalışma sonucunda Artvin ve Trabzon il sınırları içinde yeralan orman bitki örtüsünün yalnızca %12'sinin(toplam 913.000 ha) Doğal Yaşlı Orman olarak tanımlanabileceği ortaya çıkmıştır. Bu çok nadir ve önemli orman ekosistemleri bölgede uygulanan orman işletme faaliyetlerinden tamamen çıkarılmalı ve özel olarak hazırlacak bir yönetim planı kapsamında koruma altına alınmalıdır.

Hatila Vadisi Milli Parkı'na yalnızca 500 m uzaklıktaki Cerattepe'de çalışmalarına başlanmış altın madenciliği Milli Park dahil olmak üzere Cerattepe'nin sahip olduğu olağanüstü zengin doğal eko-sistemin zarar görmesine neden olmaktadır. Hassas bir dengede bulunan ve yaklaşık 30 ha'lık bir alanda süren kazı çalışmalarının bölgede toprak kaymalarına neden olması ve siyanür kükürt ve bakır içeren zehirli atıkların herhangi bir şekilde doğaya karışma olasılığı nedeniyle yöre halkı ve sivil toplum örgütleri tepki göstermektedir.

Devlet Su İşleri'nin (DSİ) 1960lı yıllarda hazırladığı master plana göre Doğu Karadeniz Dağları'ndan Karadeniz'e akan dereler üzerinde yüzlerce hidroelektrik santrali (HES) kurulması planlanmıştır. Buna göre Fırtına Deresi Havzası'nda toplam 21yapıyı içeren bir baraj 10 HES ve 11 regülatör inşaatı öngörülmektedir. Bunlar arasında ilk olarak Dilek Güroluk ihale edilmiş ve inşaatına başlanmıştır.Bununla birlikte bu inşaat yerel halk ve sivil toplumörgütlerinin tepkisi üzerine mahkeme kararıyla durdurulmuştur.

Fırtına Vadisi boyunca yer alan şimşir (Buxussempervirens) ormanları yasa dışı kesimler nedeniyle azalmaktadır. 1994-1997 yılları arasında boyu 10m'ye varan geniş şimşir ormanları yöre halkı tarafından yoğun olarak kesilmiştir. Nadir şimşir habi-tatlarının daha fazla zarar görmemesi ve koruma altına alınması için gerekli önlemler acilen alınmalıdır.

ÖBA'daki nüfus yoğunluğunun hızla değişmesi ve yazları kullanılan yaylalar başta olmak üzere yerleşim alanlarında nüfusun azalmasına paralel olarakpek çok yerde otlatma da azalmıştır. Bu durum bazı bitki ve hayvan türleri ve bitki örtüsü tipleri için bir dereceye kadar yararlı olmakla birlikte alpin mera bitki türleri çayır ve çalı topluluklan için oldukça zararlıdır. Bu nedenle yaylalarda otlatma seviyesinin dengeli bir şekilde sürmesine dikkat edilmelidir.

Alanda kayak (Zigana Dağlan) yayla turizmi (örneğin Ayder Yaylası) ve yürüyüş gibi dağ sporlanna yönelik ilgi yerli ve yabana turistler arasında giderek artmaktadır. Bu güne kadar yer yer tahribata sebep olan bu tür etkinliklerin giderek artan ortak etkileri yakından izlenmeli ve planlı ekoturizm uygulamalarıyla kontrol edilmelidir.

Alanda dağların yamaçları arasından denize doğru akan bütün büyük akarsuların hidroelektrik üretim kapasiteleri üzerinde araştırmalar yapılmaktadır. ÖBA'daki hassas ekosistemleri içeren bazı havzalar bu yatınmların dışında tutulmalıdır.

ÖBA'da işletilen çeşitli maden yatakları alanı tehdit eden en önemli tehlikelerden biridir. Bunlar arasında en büyüğü Murgul Vadisi içindeki açık bakır işletme tesisleridir. Vadi içine ve çevresine büyük zarar veren Murgul Bakır İşletmesi özellikle Tiryal Dağı'nın kuzey yamaçlarını kaplayan bitki örtüsünde büyük bir tahribata neden olmaktadır.Rhododendron çalı toplulukların da yer aldığı bu nemli orman ekosistemini doğrudan etkilemesinin anı sıra maden ocağından çıkarılan toprak kimyasal atıklar ve zehirli gazlar çevreye dolaylı olarak zarar vermektedir. Özellikle Murgul Çayı'na atılan kimyasal kirleticiler akarsu ekosisteminde ve zehirli gazlar da çevredeki ağaçlarda ölümlere yol açmaktadır.

Alanda kıyıya dik olarak uzanan dağlarla deniz arasındaki dar sahil kesiminde (ve vadi tabanlarına doğru uzanan düzlüklerde) büyük bir baskı söz konusudur. Yoğun yerleşim ve buna bağlı olarak sahil karayolunun genişletilmesi gibi altyapı çalışmaları en geniş yeri l km'yi bulan sahil kesimini büyük ölçüde tahrip etmiştir. Akarsular çoğunlukla setlenerek doğal akışları sınırlandırılmış ve eskiden su basan ovaların dolmasına izin verilmiştir. Bu dar sahil kesiminin geri kalan bölümü ise kavak mısır ya da sebze üretimi yapılan tarım alanları haline dönüştürülmüştür. Bütün bu gelişmeler sonucu alanın kıyı kesimindeki sahil bataklık ve nehir ağzı bitki toplulukları gibi nadir habitatlar büyük ölçüde zarar görmüştür.

Yüksek dağlarınn denizle buluştuğu kıyı ovalarınnın ve alçak yamaçların ılık ve nemli iklimi sahil kesiminde Türkiye'ye yabana pek çok türün yerleşmesine olanak vermiştir. Bunlar arasında hiç şüphesiz Ailanthus altissima ve Robinia pseudoacada en sorunlu iki türdür ve alanda hızla orman ve çalı toplulukları halinde yayılmaktadır. Bunlara ek olarak;Ambrosia elatior Aster sguamatus. A. subulatusCrassocephalum crepidioides Cynoglossum glochidi-atum Dichrocephala integrifolia Eleusine indicaGalinsoga parviflora Juncus tenuis Paspalumdilatatum P.paspalodes P.thunbergii Phytolaccaamericana Polygonum nepalense P.perfoliatum veP.thunbergii gibi tek ve çok yıllık otsu bitkiler de alana hızla yerleşmekte ve çoğalmaktadır. Çoğunlukla Compositae Gramineae ve Polygonaceae familyalarına ait bu türlerin Kuzeydoğu Anadolu Bö-lümü'nde insan müdahalesi görmüş yerlere ve hattayan doğal alanlara koloniler halinde yerleşmeleri ciddi bir tehdittir. Yerleştikleri yerlerde doğal bitki örtüsüyle rekabet ederek ve arsız büyüyerek ortama hakim olan bu yabana türler yakından izlenmeli vekontrol altına alınmalıdır. Türkiye'de bu tür bitkilerin yayılmalarını yavaşlatmak ve durdurmak amacıyla gerekli mücadele yöntemlerine zaman kaybetmeden başlanmalı ve önlemler alınmalıdır.

Türkiye'deki en büyük ve en önemli turbalık alanlardan biri olan Ağaçbaşı Yaylası yöre halkının yakacak amacıyla ve son yıllarda da ticari amaçlarla turba kesip çıkarmaları nedeniyle büyük bir tehdit altındadır. Hiçbir koruma statüsü olmayan ve yakınlardaki yedi yayladan onlarca kişinin yaz ayları boyunca sürekli kestikleri ve kurutarak yaz/kış yakacak amacıyla kullandıklan turbalıklar yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.