Cemil Kavukçu Hayatı

CEMİL KAVUKÇU
Cemil Kavukçu, 1951 yılında İnegöl’de doğdu.İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Mühendisliği bölümünü bitirdi (1976).Öyküleri, 1980 yılından bu yana çeşitli dergilerde yayınlandı.
Öyküleri: Pazar Güneşi (1983)
Patika (1987)
Temmuz Suçlu (1990)
Uzak Noktalara Doğru (1995)
Yalnız Uyuyanlar İçin (1996)
Bilinen Bir Sokakta Kaybolmak (1997)
Dört Duvar Beş Pencere (1999)
Gemiler De Ağlarmış (2000)

Romanları: Dönüş (1998)
Ödülleri

Kavukçu Patika” adlı yapıtıyla 1987 yılında “Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü”nü kazandı.6 Mayıs 1996’da “Uzak Noktalara Doğru” isimli kitabı ile Sait Faik Abasıyanık Hikaye Ödülü”nü aldı.

Cemil Kavukçu’nun öykü yaşamı, 1981 yılında bir öyküsünün bir dergide yayımlanmasıyla başlıyor.Kendisi bu heyecanlı olayı şöyle ifade ediyor İlk kez bir öykümün yayımlanması beni çok sevindirdi.Ancak bana ait bir şeyin artık benden çıkıp gittiğini tanımadığım insanlarca okunup değerlendirileceğini düşününce paniğe kapıldım ve öykümü dergide okuduğum zaman hiç beğenmedim.Üzerin
de daha çalışmam gerekirken acele ettiğim duygusuna kapıldım.Oysa kaç defa yazmış kaç defa okumuştum Daha sonra Kavukçu’nun bu öyküsüne Fikret Otyam’dan övgü geldi YAZKO adlı dergisinde Cemil Kavukçu’dan söz ediyordu.Cemil Kavukçu bu övgüden de güç alarak 1983 yılında çıkan kitabına bu öyküsünün adını verdi:Pazar Güneşi.Meh-met Yaşar Bilen, Yaba dergisinde bu kitabı değerlendiren bir yazı yazdı

Pazar Güneşi'ni, 1987 yılında Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nü getiren Patika izledi.Bu arada Cemil Kavukçu'nun öyküleri Ankara ve İzmir’de çıkan dergilerde yayımlanıyordu.Artık yavaş yavaş belirli çevrelerce tanınmaya başlamıştı.Kavukçu, İstanbul dergilerine de öykülerini göndermişti ama bu öyküler yayımlanmadı.1988 yılında Ankara’da, öykücülerin çoğunlukta olduğu bir grupla Yazıt dergisini çıkarmaya başladı.Üçüncü öykü kitabı Temmuz Suçlu, Yazıt Yayınları arasından çıktı.Temmuz Suçlu Fethi Naci’nin ilgisini çekmiş olmalı ki, “Adam Sanat” dergisinde bu kitap ile ilgili övgü dolu bir yazı yazmış.Sonra, beş yıllık bir kopukluk oldu.Yazmakla yazmamak arasında gitti geldi Cemil Kavukçu.Ama bırakamadı yazarlığı.95’te Uzak Noktalara Doğru, ardından da Yalnız Uyuyanlar İçin (1996) geldi.

Bu iki kitaptan sonra ona gösterilen ilgi birdenbire arttı ve okuyucu kitlesi genişledi.Sonraki dört sene içinde de boş durmadı.Her yıl yeni bir kitap raflardaki yerini Cemil Kavukçu imzasıyla alıyordu.Sırasıyla Bilinen Bir Sokakta Kaybolmak, Dönüş, Dört Duvar Beş Pencere, ve Gemiler De Ağlarmış çıktı piyasaya.Yalnız bu kitapların içinde Dönüş’ün ayrı bir yeri var.Çünkü bu bir öykü kitabı değil, bir roman.Cemil Kavukçu öykülerinde gösterdiği başarıyı bence romanında da sürdürüyor.

Neden Cemil Kavukçu?
Cemil Kavukçu, öykülerinde bence, kahramanlar ve kendi düşünceleri arasında ince bir bağ kuruyor belki isteyerek belki bilmeden.Genellikle iyi tanıdığı insanları, iyi bildiği çevreleri yazıyor.Sadece gözlemlerini, düşlerini anlatıyor.Hikayelerini düşsel bir anlatımla sağlamlaştırıyor.Zaten bu tarz bir anlatım olmasa anlattığı insanların basit ve tekdüze yaşamlarını bu kadar güzel öyküleyemezdi.Rahat okunur bir dil, bana kitabı sıkılmadan okutturuyor.Öyküler ise bize hiç de yabancı değiller, hepsinde bizlerden bir şeyler var sanki.Sıkıntılarımız, düşlerimiz, yalnızlığımız umarsızlığımız, umutlarımız, umutsuzluklarımız.Kavukçu’nun gözlemleri gerçekten çok iyi.Her olayı, insanı, mekanı en ince ayrıntısına kadar betimliyor, adeta bizi orda olduğumuza inandırıyor.Anlattığı kişiler sanki karşımızdaki masada oturuyor, ya da sokakta yanımızdan geçiyor.İnsan kendini kaptırıyor öyküye, onu yaşıyor.

Öykülerinin temelinde insan var.İnce gözlemlerden yola çıkarak toplumun içindeki kaybolmuş küçük insanların büyük dünyalarını anlatıyor.Her kitabında yeni insan tipleriyle tanıştırıyor bizleri.Onların düş ile gerçek arasındaki aşkları,sevinçleri, acıları, kırgınlıkları, mutsuz oldukları hayatlarından kopma istekleri,karamsarlıkları ya da hiçbir sorunlarını çözmeyen küçük kaçamakları anlatılıyor.Kavukçu, günlük ve sıradan yaşamları öyküye dönüştürüyor.Çok ilginç bir nokta da öykü kahramanlarının çeşitli öykülerde görünüp kaybolması sonra yeniden başka öykülerde ortaya çıkması.Bu olay öyküler arasında incecik bir bağ yaratıyor, tanıdık insanlarla değişik mekanlarda yeniden karşılaşmamızı öykülere yakınlaşmamızı sağlıyor.
Cemil Kavukçu diğer öykücülerden farklı bence.Bunda en büyük etken de kendi dil ve üslubunu yaratabilmiş olması.Kendini diğer öykücülerden ayıran çerçeveyi başarıyla çizebilmiş.Konuşmalarda insanları kendilerine özgü ‘dil’leriyle konuşturmakta çok usta.Hiç abartı yok; bu da öykülere inandırıcılık katıyor.

Cemil Kavukçu okuyucularını başka hayal alemlerine sürüklüyor.Okur, nasıl bir serüvene doğru sürükleneceğini bilmeden bir yolculuğa çıkıyor.Öykülerin bitişlerinde sanki öykünün yeniden başladığını sanıyor ve yazarın bıraktığı yerden öyküyü sürdürmek istiyor.Çünkü hiçbir zaman hikayeler kesin bir sonla bitmiyor.Bana göre Cemil Kavukçu kitaplarının en güzel ve en ilginç yanı öykülerin muhteşem sonları.Hemen hemen hepsinde var bu.Diğer yazarlardan alıştığımız bir son, tam bitti derken birkaç satırlık ek bir paragraf.Bu paragraf bizim öykü hakkında daha derin düşünmemizi daha doğrusu biraz da şaşırmamızı sağlıyor.Ders vermeye kalkışmıyor Kavukçu, yol göstermek de istemiyor bence.Sadece izlenimlerini, yaşadıklarını paylaşmamızı, onun çok iyi bildiği insanları bizim de tanımamızı istiyor.

Öykülerinde sade bir dil kullanıyor Kavukçu.Yalın, abartısız bir dil, sürükleyici anlatım, etkileyici betimlemler, kusursuz gözlem gücü Cemil Kavukçu’yu özetliyor bence.Cemil Kavukçu’nun etkilendiği,sevdiği

yazarlar
Türk Yazarlar Sait Faik, Sabahattin Ali Orhan Kemal Haldun Taner, Sevgi Soysal Bilge Karasu Oğuz Atay ilk aklıma gelenler diyor Yabancı Yazarlar Maupassant Poe, Çehov Kafka Cortazar Fuentes, Salinger O’Henry Mansfield Saroyan Milorad Pavic Raymond Carver