Türk Halk edebiyatı

Yazı dili olmayan toplumlarda sözle aktarılan kültür birikimi halk edebiyatını oluşturur. Bütün toplumlar belli dönemlerde bu tür ürünler vermiştir. Halk edebiyatı gelişmiş toplumlarda da yazılı edebiyatla birlikte varlığını sürdürür. Halk edebiyatının başlıca biçimleri halk şarkısı, halk türküsü, halk öyküsü, söylenceler atasözü, bilmeceler ve büyülerdir
Türk Halk Edebiyatı

Halk Edebiyatı
Eserleri yazılı olmayan ancak ağızdan ağıza geçmek suretiyle yayılan ve yaşayan edebiyata denir. Halk edebiyatı günümüzdde de canlı bir işekilde yaşamaktadır annelerin yaktıkları ağıtlar kına geceleri vb. bunlara örnektir Divan Edebiyatı bu kesimden insanların duygu, düşünce ve zevklerini yansıtırken, Halk Edebiyatı bunların dışındaki kitlelerin beğeni, düşünce ve ideallerini yansıtma aracı oldu. Ama gerçek anlamda halk edebiyatı kavramı ancak 2’nci Meşrutiyet’ten sonra yerleşti ve halk geleneklerinin ürünleri olan yapıtlar bu dönemden sonra Halk Edebiyatı olarak adlandırılmaya başlandı.
Bu yapıtlar genellikle öğrenim görmemiş köylüler kasabalılar ya da kentliler ile yeniçeri ve tekke çevreleri gibi yine halktan kopmamış zümreler arasında, zaman içinde dinin, tasavvufun tarikatların ve Divan Edebiyatı’nın etkisiyle değişikliklere uğramış eserlerdir.
İslamiyet’in kabulünden sonra anonim halk edebiyatının temel ürünleri sayılan atasözü, destan, masal, bilmece, mani, türkü, ağıt, mesnevi gibi türlerde büyük gelişme görüldü. Türk Halk Edebiyatı’nın ilk gerçek örnekleri Karahanlılar döneminde ortaya çıktı.

adlı eserindeki manzum örnekler Türk halk şiirinin temel biçimi olan dörtlüklerle söylenmiş ve genellikle yedili, sekizli ve on ikili hece ölçüleriyle düzenlenmişti. Bu eserde atasözleri de bulunuyordu. Yine Karahanlılar döneminde oluşmuş Satuk Buğra Halk Destanı ve 11 ve 12’nci yüzyıllarda Türkistan’da Yedisu bölgesinde doğduğu sanılan eski Türk destanlarından motifler taşıyan Manas Destanı da bu dönem halk edebiyatının önemli eserleri arasındadır.

Türk Halk Edebiyatında Hece
Türk Halk Edebiyatı nazımda hece ölçüsüne (veznine) dayanır. Bu nedenle hece ölçüsünün tanımlanması gerekir. Hece, tek bir sesli harften ya da bu sesli harfin başına ya da sonuna gelen bir ya da birden çok sessiz harften oluşan ses öbeğidir Örneğin o, ot bir git, kırk gibi. Kapalı ya da engelli denilen heceler sessiz harfle, açık ya da engelsiz heceler sesli harfle biter

Türk Halk Edebiyatında Hece Ölçüsü
Şiirde mısralardaki hece sayısının eşit olmasına dayanan ölçüdür. Türkçe’nin yapısına uygun bir ölçüdür. Hecelerin sayısı parmakla sayıldığı için parmak ölçüsü adıyla da bilinir. Türkçe’de heceler uzunluk kısalık bakımından hemen hemen aynı değerdedir

Bu yapısal özellik şiirde hece ölçüsünün kolayca kullanılmasına imkan verir İlk yazılı Türk edebiyatının ürünleri olarak bilinen Göktürk Yazıtları’nda şiir bulunmamasına rağmen şiirsel özellikler taşıyan ve hece ölçüsüne uyan bölümler vardır. Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t Türk eserindeki şiirler de hece ölçüsüyle yazılmışlardır Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra divan edebiyatı ve aruz ölçüsünün yaygınlaşması hece ölçüsünün yalnızca tekke ve aşık edebiyatına özgü bir ölçü olmasına yol açtı

Hece ölçüsünde kalıbı dizelerdeki hecelerin sayısı belirler Her dizesinde 11 hece bulunan bir şiirin kalıbı 11’li hece ölçüsü" olarak gösterilir. Bir hecenin belli bölümlere ayrılmasına durgulanma bu bölümlerin okuma sırasında hafifçe durularak vurgulanan yerlerine de "durak" denir. Kalıplar 2’liden başlayarak 20’lilere kadar çıkar. Az heceli, yani 2’liden 6’lıya kadar kalıplar tekerleme, atasözü, bilmece gibi ürünlerin şiirsel parçalarında uyum öğesi olarak yer alır. Bu tür kısa kalıpların durakları dizenin sonundadır.

Hece ölçüsünde durağın önemi büyüktür. Bir kalıp en az 2, en çok 5 duraklı olabilir. Bir durakta bulunan hece sayısı ise 1 ile 10 arasında değişir. Hece kalıpları duraklar ve duraklardaki hece sayıları bakımından bölümlenir. Bu kalıplar içinde en çok kullanılanlar 7’li 8’li 11’li 13'lü ve 14’lü olanlardır 7’li ölçü daha çok mani türünde kullanılmıştır 8’li kalıp semai varsağı, destan ve türkülerin ölçüsüdür. 11’li ölçü ise başta koşma ve destan olmak üzere aşık ve tekke debiyatı şiirlerinde kullanılmıştır 14’lü hece ölçüsüne ise daha çok tekke şiiri ve çağdaş Türk şiirinde rastlanır.
Tasavvuf veya Tekke Edebiyatı

Halk ölçüsüyle ya da aruzun heceye yakın yalın kalıplarıyla şiirler yazdılar Tekke şiirinin genel adı özel bestelerle okunan ve tarikatlara göre değişik isimlerle anılan ilahilerdi Nazım birimi dörtlüktü Ama gazel biçimde yazılmış ilahiler de vardır Bu edebiyatın düzyazı biçimini ise evliya menkıbeleri efsaneler, masallar, fıkralar ve tarikat büyüklerinin yaşamlarını konu alan yapıtlar oluşturur.

Aşık Edebiyatı
Halk edebiyatının aşık adı verilen halk sanatçılarının ürünlerinden oluşan koludur 16’ncı yüzyılın başlarında ortaya çıkan aşık edebiyatı türünde söz ve müzik birbirini tamamlayan iki unsurdur. Günümüzde varlıklarını sürdüren aşıklar bir yandan eski destan geleneğini yaşatırken, bir yandan da doğaçlama aşk şiirleri söyler, başka sanatçıların ürünlerini yayar çeşitli törenlerde bir eğlence unsuru olarak yer alırlar Aşık şiirinin nazım biçimi de dörtlük olmakla birlikte dize sayısı çoğalıp azalabilir

Bu edebiyatın başlıca türleri destan, güzelleme, taşlama, koçaklama, ağıt ve muammadır.Uyak yapısı bakımından koşma,semai varsağı gibi kısımlara ayrılır.Genellikle yalın ve yapmacıksız bir dil kullanılan aşık şiirinde yinelemeler, boş tekerlemeler ölçü ve uyak tutturmada kolaylık sağlayan yakıştırmalar bulunur.Mısra sonlarındaki ses benzerliklerini sağlamak için kullanılan bu yinelemelere ayak denir