icatlar (pusula Harita Gemiler Harita)

Yüzyıllar boyunca, büyük icatların pek çoğu bir rastlantı ürünü ola gelmiştir. Pekçoğu da son derece yetersiz malzeme ile ve yetersiz koşullarda çalışan amatörler tarafından gerçekleştirilmiştir. Ama bu dönem bu gün artık aşılmıştır. Bu gün bilim ve teknik öylesine karmaşık bir nitelik kazanmıştır ki bundan sonra büyük olanakları harekete geçirmeden büyük icatlar yapmak imkanı artık yoktur.

Adsız Mucitler
Bir gün bir tarih öncesi insanı iki tahta parçasını veya çakmak taşını birbirine sürterek çıkan kıvılcımlarla ateş yaktı. Hiç kuşkusuz bir rastlantı sonucu olan bu keşfin sahibi bilinmiyor. Camın, toprağı pişirmenin, maden işçiliğinin de kimler tarafından icat edildiğini bilmiyoruz. Ama her icadı bir rastlantı oluşturamaz ve kuşkusuz bir çok buluş kuşaklar boyu sürdürülen uzun bir çalışmanın sonucu meydana çıkmıştır. Söz gelimi kemikten ve yontma taştan yapılan aletler kaldıraçlar ve yazı böyledir. Su yüzünde duran ağaç kütüklerinden hareketle sal veya sandal yapılması kim bilir kaç yüzyıl boyunca sürmüş yoklamaların sonucudur. Taşınmasını kolaylaştırmak için ağır yüklerin altına kütük kaydırıldığı dönemden tekerleğe acaba kaç yüzyıl da gelinmiştir. Bunu tam olarak kimse bilemez. Ne var ki bütün bu icatların milattan önce 600 ile 300 yılları arasında mısırda var olduğunu biliyoruz. Firavunların büyük uygarlığının kalıntıları, dokumacılık sulama için hidrolik makineler su saati gibi başka teknik buluşları kanıtlamamaktadır

Adını bildiğimiz ilk mucitler eski Yunanlılardır. İlk çağ yunan filozofları doğa yasaları ile ilgilenmeye başladılar. Bunları daha iyi anlamak için de ölçü sistemleri yarattılar. Hesap ve mantık yürütme yöntemleri icat ettiler. Arkhimedes suyu pompalamaya yarayan vidası; Heronun eolipi’li yani su buharının hareket ettirici gücünü göstermeye yarayan ve böylece buhar türbininin de tepkili uçağında atası olan küçük küresi vb...

Bununla birlikte orta çağ boyunca yavaş yavaş insanlar yeniden araştırma icat zevkini tatmaya başladılar. Yolculukların ve uluslar arası alışverişlerin gelişmesinden sonra bir çok icadın anavatanını saptamak güçleşmiştir. Nitekim pusula, top barutu, matbaa, dürbün Avrupalılar tarafından icat edildiğinde Çin’de uzun zamandır biliniyordu. Rönesans bilimsel düzencelerin gerçek bir dirilişidir ve yeni buluşlar bundan geniş ölçüde yararlanacaktır ancak o çağın teknik olanakları hâlâ bu icatları kullanmaya elverişli değildir. Leonardo Da Vinci’nin sayısız icadından biri olan helikopter yapılamamış ve yüzyıllar boyu kuramsal tasarı olarak kalmıştır. Çoğu zaman bilgilerin yetersiz kaldığı yerlerde hayal gücü bilgilerin yerini almıştır. Montgolfier kardeşlerin ünlü balonu Amerikalı Bushnell deniz altısı, Chappe’ın optik telgrafı gibi. Ama önceden subuharı ve gazlar üzerine yapılan kuramsal çalışmalar olmasaydı Dennis Papin ünlü kazanını gerçekleştiremezdi.

Keşiflerde Kullanılan İcatlar Pusulanın Keşfi
Çinliler M.Ö.1000 yıllarında bile,pusulayı biliyorlardı. Araplar da onlardan öğrenerek,pusulayı kimi yerlerde kullanmaya başlamışlardı. Avrupalılar ise pusulayı ancak Haçlı Seferleri'nde, Araplar dan görüp öğrendiler. Böylece,pusula sayesinde, uzak denizlere açılabilmek daha uzak ülkelere gidebilmek de kabil oldu.

Yalnız, İskandinav kavimlerinden olan Vikingler'in pusulayı daha önceden de bildikleri sanılmaktadır.Çünkü sanıldığına göre,dedikleri önleri yüksek tekneleriyle, Amerika'ya kadar gitmişlerdi.Bu tekneler 20 metre kadar uzunluktaydı;bir güverteyle kaplıydılar.Dört köşe yelkenleriyle, saatte 10 mil gök yüzü çok kez sislidir. Dolayısıyla Vikingler'in, yıldızlara bakarak yollarını bulmuş olmaları düşünülemez. İşte bu nedenle de,pusulayı daha önceden öğrenmiş oldukları akla gelebilir.

Gollüler de, nehirlerde olduğu gibi, denizlerde de altı düz tekneler uzun yolculuklara çıkmışlardır.Bu teknelerin yelkenleri ve çapaları vardı. Ortaçağ da, Portekizliler, Cenovalılar, İspanyollar da gemi yapma alanında hayli ilerlemişlerdir.

Yelkenli Gemilerin Altın çağı
Okyanus ötesi yolculuklara çıkabilmek için teknelerin daha sağlam daha büyük olması gerekiyordu. İşte nef adı verilen gemiler bu amaçla yapıldı . Bu gemiler yelkenle yol alıyordu. Karavela adı verilen tekneler ise Nef’in daha incesi idi bunların 70 kadar tayfası vardı. Kristof Kolomp ve Vasko Dö Gama keşif yolculuklarına hep bu tür gemilerle çıkmışlardır.

ilk Buharlı Gemiler
Buhar makinesinin ilk kez İngiliz taşıtlarına uygulanması şerefini büyük milletler paylaşamazlar. Ancak muhakkak olan bir şer var ise o da Fransız bilgini Dennis Papin ile Joufroy d’Abbans’ın buhar makinesini gemilere uygulamayı ilk düşünenler olduğudur. Ancak Mundenli gemiciler işlerini ellerinden gitmesi kaygısı ile bu gemiyi parçaladıkları için Papin’in düşündüğü yenilik sonuçsuz kaldı. Finch 1796’da başka bir tekne üzerinde çalışmalar yaptı. İlk denemelerinde almış olduğu sonuçları geliştirdi. En sonunda da buharla işleyen bir gemi meydana getirmeyi başardı. Böylece buharlı gemilerde yeni bir atılmış oldu.

Harita
Babil’in M.Ö. 3000 yıllarından kalma bazı levhaları bilinen bilinen en eski haritalar olarak kabul edilir. Ama gerçek haritaları ilk yapanlar yunanlılar olmuştur. M.Ö. 6. yüzyılda da bu haritalar dünyayı suların üzerinde yüzen bir disk olarak gösterir. Dünyanın yuvarlaklığına içten inanmış olan Aristoteles yeryüzünde ılıman ve tropikal kutup bölgelerinin varlığını hayal etmiştir. M.S. 2. yüzyılda da ptolemaios çağının coğrafya ve haritacılık üstündeki bilgilerinin ilgi çekici bir sentezini yapmıştı ama batı Avrupa bu çalışmalardan çok uzun bir süre habersiz kalacaktı. Pusulanın icadından sonra 14. ve 15. yüzyıllarda dünyayı keşfe çıkan İtalyan, Portekiz ve İspanyol gemicilerinin kullandığı kılavuz haritaları hazırlandı. Daha sonra açık deniz gemiciliği yeni keşifler sonucu gelişince yeni bulunan bölgelerin kusursuz bir haritasının çizilmesi zorunluluğu ortaya çıktı. Bu arada matbaa haritacılığın gelişmesini destekledi.

Dünya haritalarının yapılması 15. yüzyıldan sonra gelişmiştir. Keşiflerin çoğalması yeni yeni ülkelerin keşfi harita yapımına da yenilik getirdi. Bu işe büyük bir önem verilmesini sağladı bilimin gelişmesine uygun olarak haritalarda günden güne gelişti ve mükemmelleşti.