Ağrı'nın Kısa Tarihi
Ağrı ilinin tarihi, M.Ö. 3000'li yıllarda Hurrilerle başlamış, Hititler, Mitanniler ve Urartular gibi birçok uygarlığın egemenliğiyle devam etmiştir. Urartular döneminde bölgeye kaleler inşa edilmiş, Kral Menua döneminde Ağrı Dağı çevresinde Urartu yazıtları bırakılmıştır. Daha sonra Kimmerler, Medler, Persler, Büyük İskender, Selevkoslar, Romalılar ve Partlar bölgede etkili olmuştur. İlk Türk yerleşimi M.Ö. 680'de Sakalarla gerçekleşmiştir. Selçuklular, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevîler'in ardından 1514'te Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde Karakilise adıyla bilinen şehir, 1927'de il merkezi olmuş, 1938'de Ağrı adını almıştır. Ağrı Dağı'nın yüksekliği 5.165 metredir ve Tevrat'ta geçen Ararat Dağı ile özdeşleştirilmiştir.
Ağrı İlinin Detaylı Tarihi & Tarihçesi
Ağrı ilinin tarihi, Paleolitik Çağ'a kadar uzanmaktadır. Orta Asya'dan Anadolu'ya yönelen kavimlerin geçiş güzergâhında bulunan Ağrı, tarih boyunca birçok medeniyete sahne olmuştur. Ancak bu medeniyetler, bölgeyi yalnızca bir geçiş kapısı olarak gördükleri için burada köklü uygarlıklar kuramamışlardır.
Türkiye'nin İran sınırında bulunan Ağrı ili, 1.650 metre yüksekliğindeki bir yaylaya kurulmuştur. Bu coğrafi konumu, tarih boyunca hem stratejik geçiş güzergâhı hem de farklı medeniyetler için yerleşim sahası olmasına zemin hazırlamıştır.
Bölge, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ağrı ve çevresi, M.Ö. 3000 Hurriler dönemi ile birlikte tarih sahnesinde yer almaya başlamıştır. M.Ö. 1500'lerde Mitanni İmparatorluğu'nun da bölgede etkili olduğu bilinmektedir. Hititler'in gücünü kaybetmesiyle, M.Ö. 1.340 - M.Ö. 1.200 yılları arasında Hurriler bölgeye yerleşmiştir. Ancak Urfa merkezli krallıklarını yöneten Hurriler, Ağrı gibi uzak yerlerde uzun süreli hâkimiyet kuramamışlardır.
Ağrı'daki en köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur. Urartular, Van Gölü'nün kuzey ve kuzeydoğusuna seferler düzenleyerek bölgedeki etkinliklerini özellikle Kral İspuini (M.Ö. 825 - M.Ö. 810) ve oğlu Kral Menua (M.Ö. 810 - M.Ö. 786) dönemlerinde artırmışlardır. Bu dönemde kuzeye ve kuzeydoğuya yönelen seferler planlı şekilde yürütülmüş, bu güzergâhlara kaleler inşa edilmiştir. Ağrı Dağı'nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köyleri arasında bulunan Urartu yazıtı, bu bölgedeki Urartu egemenliğini kanıtlamaktadır.
M.Ö. 712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar ilerleyen Kimmerler, Ağrı'da kısa süreli bir egemenlik kurmuştur. M.Ö. 708 - M.Ö. 555 yılları arasında Medler, Asur Devleti'nin yıkılmasının ardından genişleme sürecine girerek Ağrı ve çevresini topraklarına katmıştır. M.Ö. 549 - 331 yılları arasında Persler, bölgeye hâkim olmuş; M.Ö. 331 yılında Büyük İskender'in Pers Kralı III. Darius'u yenmesiyle bu hâkimiyet sona ermiştir.
Büyük İskender'in ölümünden sonra bölge, M.Ö. 331 - 189 yılları arasında Selevkoslar, ardından M.Ö. 189 - M.S. 3. yüzyıla kadar Romalılar ve Partlar tarafından yönetilmiştir. M.S. 4. yüzyılda ise Ağrı, Hun Türkleri ve Sasaniler arasında birkaç kez el değiştirmiştir. M.S. 8. yüzyılda Bagratlılar, 9. - 11. yüzyıllar arasında ise Bizanslılar ve Araplar arasında egemenlik mücadelesine sahne olmuştur.
Doğu Anadolu'ya gelip yerleşen ilk Türk topluluğu olan Sakalar, M.Ö. 680 yılında bölgeye ulaşmış ve kısa sürede Murat Nehri ile Doğubayazıt çevresine yerleşmişlerdir. 1064 yılında Büyük Selçuklu Devleti'nin hâkimiyetine giren Ağrı, 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nin ardından Türk boylarının yoğun yerleşimine sahne olmuştur.
Bölge, 1027 - 1225 yılları arasında Ani Atabekleri'nin, 1239'da Cengizlilerin, 1256 - 1358 arasında İlhanlılar'ın ve Celayirliler'in hâkimiyetinde kalmıştır. İlhanlılar zaman zaman kurultaylarını Ağrı Dağı'nda toplamış ve Anadolu ile İran'ı buradan yönetmişlerdir. 1393 yılında Moğol hükümdarı Aksak Timur (Timur Küreğen) Ağrı'yı ele geçirmiştir. 1405 - 1468 yılları arasında Karakoyunlular'ın, sonrasında ise Akkoyunlular'ın yönetimine geçen Ağrı, 15. yüzyılda kısa bir süre Safevî egemenliğinde kalmıştır.
1514 yılında Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail üzerine düzenlediği Çaldıran Seferi sonucunda Osmanlı topraklarına katılan Ağrı, bu dönemden sonra yurtluk-ocaklık sistemiyle yönetilmiştir. Ancak 1845'ten itibaren bu statü kaldırılmıştır. 1578-1585 yılları arasında Van Eyaleti'ne, 1585-1603 arasında ise Revan Eyaleti'ne bağlanmıştır. 1604'te Revan'ın Osmanlı hâkimiyetinden çıkmasıyla yeniden Van Eyaleti'ne dahil olmuştur. 17. ve 18. yüzyıllarda zaman zaman Van, zaman zaman Erzurum Eyaleti'ne bağlanmıştır. 18. yüzyıldan Cumhuriyet dönemine kadar Erzurum vilayetine bağlı kalmıştır.
Ağrı, 1821-1822 yıllarında İran; 1828-1829, 1854-1856 ve 1877-1878 yıllarında ise Rus işgaline uğramıştır. 1878 Berlin Antlaşması ile Rus işgali sona ermiştir. Osmanlı döneminde Şorbulak olarak bilinen kentin adı, Ermeni hâkimiyeti sırasında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa döneminde bu ad Karaköse şeklinde değiştirilmiştir.
19. yüzyıl sonlarında Bayezid, Diyadin, Eleşkirt, Ayntab (Tutak) ve Karakilise (Karaköse) adlarıyla beş kazaya ayrılan Ağrı'da, Karakilise Şelve (Tutak, Hamur) nahiyesine bağlı bir köy statüsündeydi. 16. yüzyılın son çeyreğinde 17 hanelik bir yerleşim birimi olarak kayıtlara geçmiştir.
Cumhuriyet'in ilanından sonra Osmanlı'dan kalan sancakların vilayet olarak teşkilatlanmasıyla Bayezid vilayet haline getirilmiş, 1927 yılında il merkezi Bayezid'den Karaköse'ye taşınmıştır. 1935 yılında Bayezid'in ismi Doğubayazıt, 1938 yılında ise Karaköse'nin ismi Ağrı olarak değiştirilmiştir. 5.165 metre yüksekliğiyle Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'ndan dolayı il, Ağrı adını almıştır.
Tevrat'ta adı geçen Ararat Dağı'nın Nuh Tufanı ile ilişkilendirilmesi ve bu dağın Ağrı Dağı ile özdeşleştirilmesi nedeniyle Batı literatüründe Ağrı, "Ararat" adıyla da anılmaktadır.