Vakıa Suresi

(Vakı'a) Vakıa Suresi ( سورة الواقعة) adını ilk ayetinde geçen "elvâkı'a" kelimesinden almıştır. Gerçekleşen, meydana gelen anlamına gelen Vakıa, Kur'an'da kıyamet anlamında kullanılmıştır. Toplam 96 ayetten oluşan sure, Ta-Ha Suresi'nden sonra, Mekke döneminde inmiştir. Vakıa Suresi Mushaf'taki sıralamada 56, iniş sırasına göre 46. suredir. Surenin ilk ayetinde kıyamet sahnelerinden ve isimlerinden bahsedildiği için sureye "Vakıa" denmiştir.

Vakıa Suresinin Konusu

Vakıa Suresi, kıyametin kopmasından önceki ve sonraki dehşetli hâller ve insanların amellerine göre içinde yer alacağı gruplar konu edilmektedir. Surenin 79. Ayetinde Kur'an'a dokunmak ve el sürmek için abdestli ve taharetli olunması konusunda önemli bir fıkıh hükmü açıklanmış ve taharetsiz ve abdestsiz dokunmanın haram olduğu beyan edilmiştir. "İza" ile başlayan "Zamaniye Surelerinin" ilkidir. Vakıa Suresi, kıyamet gününü ve vukuunun kesin olduğunu ilan edip, nasıl yaşanacağı hakkında bilgi vererek başlamaktadır. Aynı zamanda cehennemliklerin (Ashab-ı Şimal), cennetliklerin ise (Ashab-ı Yemin) durumları Allah'ı tazim ve tesbih emri ile (kıyamet gününün vahşet dolu azabının tek kurtarıcısı unvanı ile Allah'a sığınmak ve Ondan yardım dileyerek, tesbih ve takdiste bulunmak) sona ermektedir.

Vakıa Suresi Türkçe Oku

1. İza veka'atilvaki'atu.
2. Leyse livak'atiha kazibetun.
3. Hafıdatun rafi'tun.
4. İza ruccetil'ardu reccen.
5. Ve bussetilcibalu bessen.
6. Ve fekanet hebaen munbessen.
7. Ve kuntum ezvacen selaseten.
8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti.
9. Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti.
10. Vessabikunessabikune.
11. Ulaikelmukarrabune.
12. Fiy cennatin na'ıymi.
13. Sulletun minel'evveliyne.
14. Ve kaliylun minel'ahıriyne.
15. 'ala sururin medunetun.
16. Muttekiiyne 'aleyha mutekabiliyne.
17. Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune.
18. Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin.
19. La yusadda'une 'anha ve la yunzifune.
20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune.
21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.
22. Ve hurun 'ıynun.
23. Keemsalillu'luilmeknuni.
24. Cezaen bima kanu ya'melune.
25. La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen.
26. İlla kıylen selamen selamen.
27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.
28. Fiy sidrin mahdudin.
29. Ve talhın mendudin.
30. Ve zıllin memdudin.
31. Ve main meskubin.
32. Ve fakihetin kesiyretin.
33. La maktu'atin ve la memnu'atin.
34. Ve furuşin merfu'atin.
35. İnna enşe'nahunne inşaen.
36. Fece'alnahunne ebkaren.
37. 'Uruben etraben.
38. Liashabilyemiyni.
39. Sulletun minel'evveliyne.
40. Ve sulletun minelahiriyne.
41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.
42. Fiy semumin ve hamiymin.
43. Ve zıllin min yahmumin.
44. La baridin ve la keriymin.
45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.
46. Ve kanu yusırrune 'alelhınsil'azıymi.
47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve 'ızamen einne lemeb'usune.
48. Eve abaunel'evvelune.
49. Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne.
50. Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin.
51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.
52. Leakilune min şecerin min zakkumin.
53. Femaliune minhelbutune.
54. Feşaribune 'aleyhi minelhamiymi.
55. Feşaribune şurbelhiymi.
56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni.
57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.
58. Efereeytum ma tumnune.
59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.
60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.
61. 'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune.
62. Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune.
63. Efereeytum ma tahrusune.
64. Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une.
65. Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.
66. İnna lemuğremune.
67. Bel nahnu mahrumune.
68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune.
69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.
70. Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune.
71. Efereeytumunnarelletiy turune.
72. Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune.
73. Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne.
74. Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi.
75. Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi.
76. Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun.
77. İnnehu lekur'anun keriymun.
78. Fiy kitamin meknunin.
79. Lya yemessuhu illelmutahherune.
80. Tenziylun min rabbil'alemiyne.
81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune.
82. Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune.
83. Felevla iza beleğatilhulkume.
84. Ve entum hıyneizin tenzurune.
85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.
86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.
87. Terci'uneha in kuntum sadikıyne.
88. Feemma in kane minelmukarrebiyne.
89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin.
90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni.
91. Feselamun leke min ashabilyemiyni.
92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.
93. Fenuzulun min hamiymin.
94. Ve tasliyetu cahıymin.
95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni.
96. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi.

Vakıa Suresi Arapça Oku

  • اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ (١)
  • لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ (٢)
  • خَافِضَةٌ رَافِعَةٌۙ (٣)
  • اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجاًّۙ (٤)
  • وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَساًّۙ (٥)
  • فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثاًّۙ (٦)
  • وَكُنْتُمْ اَزْوَاجاً ثَلٰثَةًۜ (٧)
  • فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ (٨)
  • وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ (٩)
  • وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ (١٠)
  • اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ (١١)
  • ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ (١٢)
  • ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ (١٣)
  • وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ (١٤)
  • عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ (١٥)
  • مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ (١٦)
  • يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ (١٧)
  • بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ (١٨)
  • لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ (١٩)
  • وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ (٢٠)
  • وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ (٢١)
  • وَحُورٌ ع۪ينٌۙ (٢٢)
  • كَاَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ۬ الْمَكْنُونِۚ (٢٣)
  • جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (٢٤)
  • لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْواً وَلَا تَأْث۪يماًۙ (٢٥)
  • اِلَّا ق۪يلاً سَلَاماً سَلَاماً (٢٦)
  • وَاَصْحَابُ الْيَم۪ينِ مَٓا اَصْحَابُ الْيَم۪ينِۜ (٢٧)
  • ف۪ي سِدْرٍ مَخْضُودٍۙ (٢٨)
  • وَطَلْحٍ مَنْضُودٍۙ (٢٩)
  • وَظِلٍّ مَمْدُودٍۙ (٣٠)
  • وَمَٓاءٍ مَسْكُوبٍۙ (٣١)
  • وَفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍۙ (٣٢)
  • لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ (٣٣)
  • وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍۜ (٣٤)
  • اِنَّٓا اَنْشَأْنَاهُنَّ اِنْشَٓاءًۙ (٣٥)
  • فَجَعَلْنَاهُنَّ اَبْكَاراًۙ (٣٦)
  • عُـرُباً اَتْـرَاباًۙ (٣٧)
  • لِاَصْحَـابِ الْيَم۪ينِۜ۟ (٣٨)
  • ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ (٣٩)
  • وَثُلَّةٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ (٤٠)
  • وَاَصْحَابُ الشِّمَالِۙ مَٓا اَصْحَابُ الشِّمَالِۜ (٤١)
  • ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ (٤٢)
  • وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ (٤٣)
  • لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ (٤٤)
  • اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ (٤٥)
  • وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ (٤٦)
  • وَكَانُوا يَقُولُونَ اَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباً وَعِظَاماً ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ (٤٧)
  • اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ (٤٨)
  • قُلْ اِنَّ الْاَوَّل۪ينَ وَالْاٰخِر۪ينَۙ (٤٩)
  • لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ (٥٠)
  • ثُمَّ اِنَّكُمْ اَيُّهَا الضَّٓالُّونَ الْمُكَذِّبُونَۙ (٥١)
  • لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ (٥٢)
  • فَمَالِـؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ (٥٣)
  • فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَم۪يمِۚ (٥٤)
  • فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ (٥٥)
  • هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ (٥٦)
  • نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ۟ (٥٧)
  • اَفَرَاَيْتُمْ مَا تُمْنُونَۜ (٥٨)
  • ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ (٥٩)
  • نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ (٦٠)
  • عَلٰٓى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ ف۪ي مَا لَا تَعْلَمُونَ (٦١)
  • وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْاَةَ الْاُو۫لٰى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ (٦٢)
  • اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَۜ (٦٣)
  • ءَاَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ (٦٤)
  • لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَاماً فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ (٦٥)
  • اِنَّا لَمُغْرَمُونَۙ (٦٦)
  • بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ (٦٧)
  • اَفَرَاَيْتُمُ الْمَٓاءَ الَّذ۪ي تَشْرَبُونَۜ (٦٨)
  • ءَاَنْتُمْ اَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ اَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ (٦٩)
  • لَوْ نَشَٓاءُ جَعَلْنَاهُ اُجَاجاً فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ (٧٠)
  • اَفَرَاَيْتُمُ النَّارَ الَّت۪ي تُورُونَۜ (٧١)
  • ءَاَنْتُمْ اَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَـهَٓا اَمْ نَحْنُ الْمُنْشِؤُ۫نَ (٧٢)
  • نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعاً لِلْمُقْو۪ينَۚ (٧٣)
  • فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ۟ (٧٤)
  • فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَوَاقِـعِ النُّجُومِۙ (٧٥)
  • وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظ۪يمٌۙ (٧٦)
  • اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ (٧٧)
  • ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ (٧٨)
  • لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ (٧٩)
  • تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ (٨٠)
  • اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ (٨١)
  • وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ (٨٢)
  • فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ (٨٣)
  • وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ (٨٤)
  • وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ (٨٥)
  • فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ (٨٦)
  • تَرْجِعُونَـهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ (٨٧)
  • فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ (٨٨)
  • فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ (٨٩)
  • وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ (٩٠)
  • فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ (٩١)
  • وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ (٩٢)
  • فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ (٩٣)
  • وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ (٩٤)
  • اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ (٩٥)
  • فَسَبِّـحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ (٩٦)

Vakıa Suresi Türkçe Meali

1. Büyük olay gerçekleştiği zaman;
2. Artık onun vukuunu yalan sayacak kimse kalmayacaktır.
3. O, alçaltır, yükseltir.
4. Yer şiddetle sarsıldığı zaman;
5-6. Dağlar parçalanıp toz duman haline geldiği;
7. Sizler de üç gruba ayrıldığınız zaman:
8. Biri, amel defteri sağından verilenlerdir; ne mutlu o sağından verilenlere!
9. Diğeri amel defteri solundan verilenlerdir; ne bedbaht o solundan verilenler!
10. Önde olanlar; (erdem, amel ve ödülde) önde olanlar;
11-12. İşte onlar nimetlerle dolu cennetlerde Allah'a en yakın olanlardır.
13. Çoğu önce gelip geçmişlerden;
14. Birazı da sonrakilerdendir.
15-16. Karşılıklı olarak mücevherlerle işlenmiş tahtlar üstüne oturup kurulmuşlardır.
17-18. Çevrelerinde kaynaktan doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle sonsuza dek hizmet sunacak gençler dolaşır.
19. Bundan dolayı ne baş ağrısına tutulurlar ne de sarhoş olurlar.
20. Beğendikleri meyvelerle,
21. Ve canlarının çektiği kuş etleriyle.
22. Güzel gözlü hûriler;
23. Saklı inciler misali.
24. Yaptıklarının karşılığı olarak.
25. Orada ne boş bir söz işitirler ne de günaha sokacak bir şey.
26. Sadece şu söz: "Size esenlikler, size mutluluklar!"
27. Amel defteri sağından verilenler; ne mutlu o sağından verilenlere!
28-29. Onlar dalbastı kiraz ve meyve yüklü muz ağaçları arasında;
30 Kesintisiz gölgeler altında;
31. Çağlayanların kenarında;
32-33. Bitip tükenmeyen ve yasaklanmayan bol meyveler arasında;
34 Kabartılmış döşekler üzerinde (olacaklar).
35. Şüphesiz biz onları (eşlerini) yepyeni bir yaratılışla yaratmışızdır.
36-37. Onları bâkire, eşlerine sevgiyle bağlı ve yaşıt kılmışızdır.
38. Bütün bunlar, hakkın ve erdemin yanında olanlar içindir.
39. Onların bir kısmı öncekilerdendir;
40. Bir kısmı da sonrakilerdendir.
41. Amel defteri solundan verilenler; ne bedbaht o solundan verilenler!
42. İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler.
43-44. Serin ve rahatlatıcı olmayan, kapkara bir duman gölgesindedirler.
45. Çünkü daha önce onlar hazlarına tutsak olmuşlardı.
46. O büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.
47. Şöyle diyorlardı: "Sahi biz, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken yeniden mi diriltilecekmişiz?
48. Üstelik gelip geçmiş atalarımız da mı?"
49. De ki: "Hem öncekiler hem sonrakiler;
50. Bilinen bir günün belirlenmiş bir vaktinde mutlaka bir araya getirilecekler!"
51. Sonra siz ey yoldan sapmış inkârcılar!
52. Mutlaka zakkum ağacından yiyeceksiniz.
53. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız.
54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.
55. Hem de susamış develerin suya kanmaz içişleriyle.
56. İşte hesap gününde onların ağırlanması böyle olacak!
57. Sizi biz yarattık; artık inansanıza!
58. Akıttığınız meniyi düşündünüz mü?
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa biz miyiz yaratan?
60-61. Aranızda ölümü biz takdir ettik; sizi benzerlerinizle değiştirmemiz ve bilemeyeceğiniz bir şekilde sizi yeniden var etmemiz hususunda bizim önümüze asla geçilemez.
62. Hiç kuşkusuz ilk yaratılışınızı biliyorsunuz; düşünüp ibret alsanıza!
63. Ektiğiniz tohumu düşündünüz mü?
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa biz miyiz bitiren?
65. Dileseydik onu kuru bir çöpe çevirirdik de şaşırır kalırdınız:
66. "Doğrusu çok zarara uğradık!
67. Daha doğrusu büsbütün mahrum kaldık" (derdiniz).
68. İçtiğiniz suyu düşündünüz mü?
69. Onu buluttan siz mi indirdiniz yoksa biz miyiz indiren?
70. Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?
71. Tutuşturmakta olduğunuz ateşi düşündünüz mü?
72. Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu çöl yolcularına ve açlık çekenlere bir işaret ve nimet kıldık.
74. Öyleyse ulu rabbinin ismini tesbih et.
75. Bakın! Yıldızların yerlerine yemin ederim,
76. Ki bilseniz, bu gerçekten pek büyük bir yemindir.
77. Kuşkusuz o, değeri çok yüce Kur'an'dır.
78. (Aslı) korunmuş bir kitaptadır.
79. Ona ancak tertemiz olanlar (melekler) dokunabilir.
80. O, âlemlerin rabbinden indirilmiştir.
81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82. Size verilen rızka yalanlamayla mı karşılık veriyorsunuz?
83. Ama can boğaza gelip dayandığında;
84. İşte o zaman siz (çaresiz) bakar durursunuz.
85. Biz ona sizden yakınız, fakat göremezsiniz.
86. Madem ki kimsenin hâkimiyeti altında değilmişsiniz;
87. Haydi onu (hayatı) geri döndürün, sözünüzde doğruysanız!
88. Şayet o, Allah'a yakın olanlardan ise;
89. Ona huzur, güzel nasip ve nimetlerle dolu cennet vardır.
90-91. Eğer amel defteri sağından verilenlerden ise, (ona şöyle denir:) "Selâm sana ey hakkın ve erdemin yanında olmuş kişi!"
92. Ama yoldan sapmış inkârcılardan ise;
93-94. Onu da kaynar sudan bir ziyafet ve atılacağı cehennem ateşi beklemektedir!
95. Şüphesiz bu kesin gerçeğin ta kendisidir.
96. Öyleyse ulu rabbinin ismini tesbih et.

Etiketler: Kuran Sureleri

Rüyada Vakıa Suresini Okumak Ne Anlama Gelir?