İSTANBUL (AA) - GÜLSELİ KENARLI - İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi ve Yönetimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Yıldız, balıkların üreme olgunluğuna ulaşmadan avlanmasının stokları azalttığını belirterek, "Ekosistem temelli yaklaşım, kota uygulamaları ve gözlemci sistemleriyle desteklenerek, balıkçılar, bilim insanları ve karar alıcılarla birlikte bütüncül bir deniz yönetimi çerçevesinde uygulanmalı."dedi.

Türkiye'de denizlerde 1 Eylül'de av sezonu başlıyor. Denizlerde düzensiz ve kurallara uyulmadan yapılan avcılıklar balık stoklarını olumsuz etkiliyor.

Yıldız, AA muhabirine, Türkiye'de toplam balık avcılığının yaklaşık yüzde 70'ini Karadeniz ve Marmara'da yakalanan hamsinin oluşturduğunu söyledi.

Ege'de sardalya, Karadeniz'de ise son yıllarda çaça avcılığının öne çıktığına işaret eden Yıldız, çaçanın, hamsi gibi tüketilmediğini tamamının balık unu ve balık yağı fabrikalarına gittiğini aktardı.

Yıldız, balıkçılık filonun büyümemesi için 2006'dan bu yana yeni ruhsat verilmediğini, tekne geri alım programlarının ise aktif gemiler alınmadığı için etkili olamadığını anlattı.

- "Kota sistemi bütün türlerde tam uygulanmadığı için balıkçılık eforu düşmüyor"

Türkiye'nin orkios, kalkan gibi türlerde uluslararası sözleşmelerle kota uygulamasını başarılı bir şekilde yürüttüğünü vurgulayan Yıldız, "Kota sistemi bütün türlerde tam uygulanmadığı için balıkçılık eforu düşmüyor. Kota ya da efor bazlı sınırlama olmadığı için stoklar üzerindeki baskı azalmıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yıldız, balık stoklarının kendini yenileyebileceğine ancak aşırı avlanmanın bu döngüyü bozduğuna dikkati çekerek, "Yılda 100 anaç balık 10 biner yumurta bırakır ama doğal süreçlerde bunların sadece bir kısmı yaşar. Yavrular stoka katılmadan avlarsanız, stok her yıl giderek küçülür, aşırı avcılık dediğimiz tam olarak budur." ifadelerini kullandı.

Hamside geçen yıl uygulanan 400 bin tonluk avlanma kotasını hatırlatan Yıldız, bu rakamın neredeyse yıllık avcılık yoluyla elde edilen deniz balıkları miktarına eş değer olduğunu ve bu miktarın düşürülerek ve her yıl avlanan bütün türler uygulanması gerektiğini kaydetti.

"Bölgesel balıkçılık kuralları olmalı"

Yıldız, avlanma boyunun, balıkların üreme olgunluğuna ulaştıkları minimum uzunluğu ifade ettiğini hatırlatarak, "Bu boydan küçükleri avlamak, türün neslinin devamını tehlikeye atar. Hamsi Karadeniz'de 7 santimde ürüyorsa, o boydan küçükleri avlamamalı. Aynı tür Akdeniz'de farklı boyda ürer. Bu nedenle bölgesel balıkçılık kuralları olmalı ve türlerin avlandıkları denize göre boyları belirlenmeli. Lüferin çinekop ve sarıkanat gibi farklı isimlerle küçük boyda avlanması da yanlış, çinekop ya da sarıkanat diye ayrı bir tür yok, hepsi lüfer." diye konuştu.

- "Kota uygulamaları bütüncül bir deniz yönetimi çerçevesinde uygulanmalı"

Yıldız, balık stoklarının korunması için alınması gereken önlemlerin başında küçük boy balıkların avlanmaması için denetimlerin karada değil denizde yapılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Bazı balıkçıların üst üste iki ağ kullandığına değinen Yıldız, gırgır teknelerinde minimum ağ gözü kuralı getirilmesi ve her boy balığı tutan ağların kullanımının yasaklanması gerektiğini de aktardı.

Yıldız, ekosistem temelli balıkçılığın çok önemli olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:

"Deniz çayırları, mercanlar ve diğer hassas alanlarda avcılığın sınırlandırılması ve koruma alanlarının artırılması gerekiyor. Bu uygulama yalnızca tek bir türü değil, deniz ekosisteminin tüm bileşenlerini korur, balık stoklarının tükenmeden yenilenmesini sağlar ve üst-alt türler arasındaki doğal dengeyi bozulmasını önler. Böylece istilacı türlerin kontrolsüz çoğalması ve plankton patlamaları gibi olumsuz ekolojik etkiler azaltılabilir. Ekosistem temelli yaklaşım, kota uygulamaları ve gözlemci sistemleriyle desteklenerek, balıkçılar, bilim insanları ve karar alıcılarla birlikte bütüncül bir deniz yönetimi çerçevesinde uygulanmalı."

- Avlanan balık miktarları son 10 yılda dalgalı seyir izledi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda avlanan balık türleri miktarı dalgalı bir seyir izledi. En çok avlanan tür olan hamsinin yakalanma miktarı, 2015'te 193,5 bin, 2019'da 262,5 bin ve 2024'te 153,1 bin ton olarak kaydedildi.

Sardalya, yıllar boyunca 15-23 bin ton arasında değişirken, istavrit ve lüferde belirgin istikrarsızlık gözleniyor.

TÜİK verilerine göre, son 10 yılda en çok avlanan deniz türleri ve miktarları şöyle:

Yıl Hamsi (Ton) Sardalya (Ton) İstavrit (Ton) Palamut (Ton) Lüfer (Ton) Çaça (Ton)
2015 193.492 16.693 16.664 4.573 4.136 76.996
2016 102.595 18.162 11.148 39.460 9.574 50.225
2017 158.094 23.426 12.985 7.578 1.936 33.950
2018 96.452 18.854 20.678 30.920 5.767 20.057
2019 262.544 19.119 19.505 1.578 1.213 38.078
2020 171.253 21.265 12.349 22.743 3.722 26.804
2021 151.597 15.800 24.005 2.595 5.804 28.040
2022 125.980 16.729 14.930 49.891 5.495 11.161
2023 273.914 17.311 14.374 2.083 2.137 45.764
2024 153.175 17.818 19.649 49.278 3.610 16.067
Kaynak: ANADOLU AJANSI