X

Artikülasyon bozukluğu olan çocuğun kaydını reddeden okul hakkında 'dolaylı ayrımcılık' kararı

Eğitim hakkı engellenen çocuğun annesi Av. İklima Necva Diker:
- "Tek celsede 'Bu çocuğa ayrımcılık yapılmıştır, bu sebeple idare kusurludur.' şeklinde kararımızı aldık. Çünkü kontenjan var. 'Bir çocuk konuşma güçlüğü olup olmamasına bakılmaksızın eğitimi hakkına sahiptir. Velev ki özel gereksinimli bir çocuk, velev ki bu çocuğun dili yok, velev ki gözü yok, velev ki kolu yok, siz nasıl reddedersiniz?' şeklinde çok güzel bir karar aldık" - Özel eğitim hukukçusu Av. Burcu Akar Muratoğlu:
- "Bu karar çok önemli. Niye çok önemli? Çünkü okulların hiçbiri, resmi ya da özel, özel gereksinim temelinde ayrımcılık yapamaz. Amiyane tabirle öğrenci seçemez. Dolaylı ve dolaysız ayrımcılık gerek ülkemizdeki mevzuatlar kapsamında gerek uluslararası sözleşmeler kapsamında, her türlü yasaktır"

19.12.2025 - 11:06

Çocuğun annesi ve davanın avukatlarından İklima Necva Diker ile özel eğitim hukukçusu Av. Burcu Akar Muratoğlu, AA muhabirine, davanın seyrini ve özel gereksinimli çocukların eğitim hakkına ilişkin hukuki çerçeveyi değerlendirdi.

Diker, 2023 yılında artikülasyon problemi yaşayan 5 yaşındaki kızını evine en yakın okula kaydettirmek istediklerini belirterek "Online kayıt yaptık, okuldan randevu istedik. Bizi aradılar ve kabul ettiler. Telefonda kontenjan olup olmadığını sorduk. Onlar da 'Evet var, buyurun gelin, tanışalım.' dediler. Biz anne, baba ve çocuk olarak görüşme odasına girdik ve kendimizi tanıttık." ifadelerini kullandı.

Okul yöneticilerinin o görüşmede çocuklarıyla ilgili detay vermelerini istediğini aktaran Diker, "Bizden çocuğumuzu sanki böyle işe alır gibi, çocuk hakkında CV anlatmamızı istediler. Biz de evimize yakın olması ve köklü bir eğitim kurumu olması sebebiyle elimizden geldiğince anlattık. Kızımızın ayrıca konuşma desteği aldığını söyledik. Hafif bir pelteklik söz konusu. Bunu duyunca okul bizi pedagoğa yönlendirdi." diye konuştu.

Kızının herhangi akademik sorunu olmadığını vurgulayan Diker, şöyle devam etti:

"On dakika bile sürmeyen görüşmeyle kızımızı kabul edemeyeceklerini söylediler. Psikolog 10 dakikada 5 yaşındaki bir çocuğun okulları için uygun olmadığına karar verdi. Bu durum tarafımızca asla kabul edilemezdi. Yazılı olarak noter üzerinden ihtar çektik kendilerine. İki kere. İki ihtara da cevaben kontenjan olmadığını söylediler. Tekrar ediyorum. Yani bir çocuk iki kere randevuya çağrılıyor, değerlendiriliyor ama yazılı olarak 'Kontenjanımız yok.' deniyor. Peki o zaman neden bu çocuğu çağırdınız? Kontenjanınız yoksa neden bu çocuğu değerlendirmeye aldınız? Biz bu durumu kabul etmedik."

- "TİHEK okulda 6 kişilik kontenjan olduğunu belgeledi"

İklima Necva Diker, önce Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna (TİHEK) başvurduklarını belirterek "Bu noktada TİHEK delilleri çok güzel topladı. Bize okulun kontenjanı olduğunu gösterdi. Okuldan bizzat delil istedi ve orada gördük ki okulun 6 öğrenci için boş kontenjanı olduğu net. Bu, belgelendi." dedi.

Bu delillerle 2023'te okula dava açtıklarını belirten Diker, mahkemenin davayı bu yıl sonuçlandırdığını belirterek "Tek celsede 'Bu çocuğa dolaylı ayrımcılık yapılmıştır, bu sebeple idare kusurludur.' şeklinde kararımızı aldık. Çünkü kontenjan var. 'Bir çocuk konuşma güçlüğü olup olmamasına bakılmaksızın eğitimi hakkına sahiptir. Velev ki özel gereksinimli bir çocuk, velev ki bu çocuğun dili yok, velev ki gözü yok, velev ki kolu yok, siz nasıl reddedersiniz?' şeklinde çok güzel bir karar aldık." diye konuştu.

Diker, dava sürecinin kendisi için de yıpratıcı olduğuna işaret ederek şunları söyledi:

"Çocuğum o okuldaki görüşmeden sonra aylarca okulun önünden her geçtiğimizde, 'Anne ben bu okula gidecek miyim? Anne ben bu okula ne zaman başlayacağım?' sorularını sordu. Bir anne için ne kadar acı. Çocuk yürürken görüyor okulu. Okulun bahçesini görüyor, okulun parkını görüyor ve bu çocuk o okula gidemiyor. Yıllarca bunun için mücadele veriyor. Şunu göstermek istiyorum. Bu dosya kapkalın bir dosya. Bu dosya, 5 yaşındaki bir çocuğun eğitim hakkı için verilen mücadele. Ne yazık ki biz anneler bu mücadeleyi vermek zorundayız. Her zaman bu çocukların arkasında durmak zorundayız."

- "Okulların hiçbiri, resmi ya da özel, özel gereksinim temelinde ayrımcılık yapamaz"

Dava avukatlarından Burcu Akar Muratoğlu ise mahkemenin kararındaki "dolaylı ayrımcılık" vurgusunun altını çizerek "Dolaylı ayrımcılık, dezavantajlı bir gruba karşı aslında örtük şekilde ayrımcılık yapılması, onu daha olumsuz muameleye maruz bırakması ama bunu açıkça ifade etmeden, örtük şekilde yapmasıdır. Oysa ki biz mevzuat gereği biliyoruz ki Türk hukuk sistemimizde, her okulda resmi ya da özel olmak üzere her sınıfta iki kaynaştırma öğrencisi bulunması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Muratoğlu, hiçbir okulun öğrenci seçme hakkı olmadığına dikkati çekerek "Bu karar çok önemli. Niye çok önemli? Çünkü okulların hiçbiri, resmi ya da özel, özel gereksinim temelinde ayrımcılık yapamaz. Amiyane tabirle öğrenci seçemez. Dolaylı ve dolaysız ayrımcılık gerek ülkemizdeki mevzuatlar kapsamında gerek uluslararası sözleşmeler kapsamında her türlü yasaktır." değerlendirmesini yaptı.

Özel gereksinimli çocuklara yönelik pozitif ayrımcılığın 2010 referandumuyla anayasal güvence altına alındığını hatırlatan Muratoğlu, "Bu karar ülkemiz için emsal bir karar oldu. Bu duruma maruz kalan aileler ve öğrenciler bu kararı kullanabilir. Biz bu davayla esasen neyi ortaya koyduk? Ayrımcılığın her türlüsü suç. Dezavantajlı grup, özel eğitime muhtaç grup, özel gereksinimli çocuk reddedilemez." dedi.