Ağrı'nın Diyadin ilçesine bağlı Mollakara köyünde Koza Altın tarafından yürütülen altın madeni projesi, çevresel etki değerlendirmesi onayının ardından işletme öncesi hazırlık aşamasına geçti. Proje, istihdam ve yatırım katkısıyla öne çıkarken, çevresel riskler nedeniyle kamuoyunun gündeminde yer alıyor.
Diyadin altın madeni projesi, Ağustos 2023'te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndan "ÇED Olumlu" kararı alarak işletme öncesi aşamaya geçti.
Proje sahasında tespit edilen altın rezervinin yaklaşık 20 ton, gümüş rezervinin ise 3.5 ton olduğu; altın rezervinin piyasa değerinin yaklaşık 1.2 milyar ABD doları olduğu belirtiliyor. Türkiye'nin altın üretim stratejisine katkı sağlama amacıyla yürütülen projede, üretimin 2025 yılı sonuna kadar başlaması hedefleniyor.
Yıllık 4,2 milyon ton cevher işleme kapasitesine sahip maden, açık ocak işletmeciliği ve yığın liçi yöntemiyle çalışacak. Projenin toplam yatırım tutarı yaklaşık 160 milyon ABD doları olarak belirtiliyor.
Maden sahası, Diyadin ilçe merkezine 5 kilometre, Ağrı il merkezine ise 65 kilometre mesafede yer alan Mollakara köyünde bulunuyor. Murat Nehri'ne yakın mesafede konumlanan tesis, bölgedeki jeotermal kaynaklar ve tarımsal faaliyet alanlarına da yakınlığıyla dikkat çekiyor.
Koza Altın'ın diğer maden işletmeleri arasında Ovacık, Himmetdede ve Mastra gibi sahalar da yer alıyor. Mollakara Projesi, şirketin doğudaki en büyük yatırımlarından biri olma özelliğini taşıyor. Temel atma töreni, 2021 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmişti.
Proje kapsamında doğrudan yaklaşık 500, dolaylı olarak ise 2300 kişiye istihdam sağlanması hedefleniyor. Üretimin ilk aşamada 4 yıl sürmesi öngörülürken, ruhsat süresi 20 yıl olarak belirlendi.
Alanda yürütülen biyolojik araştırmalarda, çok sayıda endemik bitki ve kuş türünün bulunduğu tespit edildi. Madenin bu türler üzerinde yaratabileceği etkilere yönelik değerlendirmeler, uzmanlarca kamuoyuyla paylaşılmaya devam ediyor.
Maden alanına yakın yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlar, otlak kaybı, hayvancılığın zarar görmesi, içme suyu kirliliği ve toz gibi sorunlara dikkat çekerek, projeye karşı temkinli yaklaşıyor. Çevre örgütleri ise madenin Murat Nehri ve Fırat Nehri ekosistemi üzerinde geri dönülmez zararlara neden olabileceğini öne sürüyor.