Parkinson Hastalığının Nedenleri ve Uygulanan Tedavi Yöntemleri

Parkinson, beyinde salgılanan kimyasal maddelerden dopaminin salgılanamaması sonucunda ortaya çıkan ve halk arasında Titrek felç olarak bilinen bir hastalıktır.

Vücutta dengeyi sağlayan dopamin adlı madde salgılanamadığında vücutta titreme, yavaş hareket etme gibi sorunlar ortaya çıkar.

Parkinson hastalığı özellikle bu titreme ile kendini belli eder. Parkinson hastalığı yavaş ilerleyen sinsi bir hastalıktır.

Hastalık yaklaşık 10 yıl boyunca yavaş ilerleme gösterir ve bu süreden sonunda felç beklenir. Bu hastalık genelde 40 yaşın üzerindeki insanlarda görülür ve erkeklerde kadınlara göre daha fazla yaşanır.

Parkinson hastalığına genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Fakat yine de kesin sebebi tespit edilememektedir.

Bazen kalıtsal Parkinson hastalığı genç yaşlarda da görünse de, bu sadece %5 lik bir orandadır. Parkinson bulaşıcı hastalıklar arasında değildir.

Parkinson, uzun bir müddet fark edilmeyebilir. İlk belirtisi el ya da vücudun başka bir bölgesinde başlayan belirgin titremelerdir.

Bazen bu titreme kendini istirahat ya da uyku halinde bile gösterebilir. Başka bir belirti ise hareketlerde görülen yavaşlamadır. Hasta, günlük işlerini yaparken zorlanmaktadır.

Diğer belirtilerin bazıları ise vücudun öne doğru eğilmesi, yavaş yürümek, depresyon, konuşmada bozukluk, kas ağrıları, yürüme sırasında kolların sallanmasıdır.

Parkinsonda tedavinin amacı, hastaya kendi başına günlük işlerini yapabilecek yetiyi kazandırmaktır.

Hastanın tam olarak iyileşmesi mümkün olmamaktadır. Parkinson hastalığında kullanılan ilaç çeşidi sınırlıdır. Bu ilaçların amacı eksik dopaminin giderilmesidir.

Tedavi esnasında bu ilaçların yan etkileri belirlenmelidir. Fakat yan etkilerinden dolayı ilacın bırakılması da yanlıştır. İlaç tedavisiyle kas sertliği, titreme ve hareketlerdeki yavaşlığın giderilmesi mümkün olabilmektedir.

Parkinson

Parkinson tedavisinde cerrahi yöntemler çok tercih edilmese de hastalık düzeltilemiyor ve ilaç kullanımı fayda sağlamıyorsa nadiren uygulanabilir.

Burada iki çeşit müdahale denenmektedir. Birincisinde hastaya anestezi yapıldıktan sonra kafatasından bir delik açılarak sorunlu bölgelerdeki hücrelere müdahale edilir.

İkincisinde ise elektrod takılır ve köprücük kemiğinin altına yerleştirilen bir uyarıcıyla bu elektrod kontrol edilir. Bu tedaviler hastanın yaşına ve hastalığın hangi aşamada olduğuna, hastanın maddi imknlarına göre farklılık gösterir.