Güncel

Küresel ısınma kalp sağlığını olumsuz etkiliyor

Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bilal Boztosun:
- "Aşırı sıcak veya dondurucu soğuğa sahip bölgelerde kalp krizi vakalarının endişe verici derecede yüksek olduğuna dair çok sayıda bilimsel veri mevcut" - Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sabri Demircan:
- "Kalbin ilaçlarla ya da diğer önlemlerle dengede giden sorunları, sıcak havalar, nem ya da yol açtığı aktivite azalmasından dolayı olumsuz etkileniyor. Bu durum da tedavi uyumunu değiştirebiliyor"

İSTANBUL - AYŞE ERKEÇ - DİLAN PAMUK - Küresel ısınma nedeniyle görülme sıklığı ve şiddeti artan çok yüksek ve çok düşük sıcaklıkların kalp hastalarını doğrudan veya dolaylı etkilediğini belirten uzmanlar, bu durumu kanıtlayan çok sayıda bilimsel araştırma bulunduğunu söyledi.

Amerikan Kalp Derneği'nin (AHA) araştırmalarına göre, yüksek ısı nedeniyle vücut ısısının dağılmasını önleyen ortamlar askeri personel, sporcular ve madenciler gibi sıcak hava koşullarına maruz kalan meslek grupları için ölüme kadar varabilen tıbbi riskler yaratırken yüksek ısıya maruz kalınması durumunda etkilenecek organların başında kalp geliyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bilal Boztosun, dünyanın birçok noktasında küresel ısınmanın neden olduğu ölüm olaylarında artış beklendiğini ifade ederek "Dünyaca ünlü tıp dergisi Lancet'te 2020'de yayımlanan bir araştırmaya göre, iklim değişikliğine bağlanan ölümlerin yüzde 62'sinin nedenini kardiyovasküler hastalıklar oluşturuyor. Aşırı sıcak veya dondurucu soğuğa sahip bölgelerde kalp krizi vakalarının endişe verici derecede yüksek olduğuna dair çok sayıda bilimsel veri mevcut." diye konuştu.

Hava sıcaklığının, vücut sıcaklığına yaklaştığı veya onu aştığı durumlarda, vücudun ısıyı atmasına yardımcı olmak için kalbin daha hızlı atması ve daha fazla pompalama yapması gerektiğini anlatan Boztosun, şöyle devam etti:

"Sıcak ve nemli bir günde, kalbiniz serin bir güne kıyasla dakikada iki ila dört kat daha fazla kan pompalar. Sağlıklı bireyler bu değişikliklere uyum sağlayarak vücut sıcaklıklarını daha rahat düşürebilirler. Ancak kalp hastalığı olan bir kişi, bu nabız ve tansiyon seviyesindeki değişiklikleri tolere etmek için daha az rezerve sahip olabilir ve bu da kalp krizi gibi kardiyovasküler komplikasyonlara yol açabilir. Isıya bağlı kalp problemleri riskini azaltmak için sıcak hava dalgası sırasında içeride veya gölgede kalmak, mümkünse klima kullanmak, bol su içmek gibi önlemler alınabilir. Soda ve meyve suyu, suyun sindirim sisteminden kan dolaşımına geçişini yavaşlatabilir. Ayrıca bazı araştırmalar aşırı alkol alımının kavurucu havalarda sıcak çarpması riskini artırabileceğini göstermiştir."

Çocuklarda kalbe bağlı hasarlarla ölümleri tetikleyebilir

Mehmet Akif Ersoy Gögüs Kalp ve Damar Cerrahisi ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Güzeltaş da iklim değişikliğinin genel olarak küresel ısınma veya soğuma, ekosistemlerinin etki­lenmesi, göç, salgın hastalıklar gibi olumsuz etkilere neden olduğunu söyledi. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin çocuk kalp sağlığına doğru­dan ya da dolaylı etkileri olduğunu bildiren Güzeltaş, "Sıcak hava dalgaları, erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kalp, akciğer ve merkezi sinir sistemine bağlı hasarlarla ölümleri tetiklemektedir." dedi.

Özellikle doğuştan kalp hastalığına sahip çocuklarda aşırı sıcağa maruz kalmanın ani ölümlere yol açabileceği uyarısında bulunan Güzeltaş, akciğer kan akımının şant ya da stent yoluyla sağlandığı hastalıklarda sıcaklara bağlı gelişen dehidratasyon nedeniyle şant ve stentlerde tıkanma ve ani ölümler görülebildiğini aktardı.

Güzeltaş, genel olarak küresel ısınma ve iklim değişikliğinin küresel etkileri sonucunda güvenli içme suyu ve yeterli gıdaya ulaşamama probleminin, doğuştan kalp hastalıklarının sıklığının artmasına neden olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:

"Annenin gebelik sırasında yeterince iyi beslenememesi, kötü barınma koşullarına sahip olması ve düşük sosyoekonomik düzeyler doğuştan kalp hastalığına sahip bir bebeğin doğması ihtimalini artırmaktadır. Yine doğum sonrası sağlıklı bir şekilde besin ve sıvı ihtiyacı karşılanamayan doğuştan kalp hastalıklı bebeklerde de mortalite ve morbidite görülebilmektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin doğuştan kalp hastalıkları üzerinde olumsuz etkilerini minimalize etmek için hasta çocukların uygun besinlerle yeterince beslenmesi, temiz suya ulaşımlarının sağlanması, sağlıksız geçirilen gebelik sürecinin çocuklar üzerine olumsuz etkilerini azaltmak için aynı hassasiyetin gebelere de gösterilmesi gereklidir."

Yüksek sıcaklık kalbi dolaylı etkiliyor

Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu Başkanı ve Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Prof. Dr. Sabri Demircan ise çok sıcak havaların kalbe dolaylı etkileri olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Kalp hastalarının belli bir egzersiz toleransı veya kapasitesi olduğunu, bununla birlikte çok sıcak ve nemli havalarda basit eforlarla sağlıklı insanlar bile yorulabiliyorken kalp hastalarının bu durumdan daha ciddi oranda olumsuz etkilenebildiğini anlatan Demircan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle tansiyon hastalarında kontrolsüz yükselmelerin yanında, kalp hastalarında sıcak havalarda tansiyon düşebiliyor. Kalbin ilaçlarla ya da diğer önlemlerle dengede giden sorunları, sıcak havalar, nem ya da yol açtığı aktivite azalmasından dolayı olumsuz etkileniyor. Bu durum da tedavi uyumunu değiştirebiliyor. Sıcak havalar nedeniyle tansiyon hastalarında tansiyon ilaçlarında, kalp yetersizliği olan hastalarda ise idrar söktürücü ilaç dozlarında dinamik değişimlere ihtiyaç duyulabiliyor. Her şey dengede olsa bile solunum, iş gücünü gereksiz yorduğu için özellikle sıcak havalar, egzersiz performansını düşürüyor. Bu durum 'Sıcak havanın etkisi kalbi yoruyor, kalp yetersizliği var' denilerek karıştırılabiliyor ama altında yatan başka sebepler olabiliyor."

Demircan, olumsuz durumlardan korunmak için kalp hastalarına yorucu olmayan, sıcaklığın göreceli düşük olduğu zaman aralıklarında ve yemekten bir süre geçtikten sonra düzenli egzersiz ve ihtiyaca yönelik sıvı takviyesi önerisinde bulundu. Kaynak: AA

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir