Ekonomi

Kanada Okulları'ndan ücretsiz ve sertifikalı "Eğitimde Değişimin 3 Anahtarı" semineri

Kanada Okulları Akademik Koordinatörü Ayşen Karşit:
- "Öğrenciler, okulumuzda uygulanan Kanada Eğitim Sistemi, 'inquiry based learning' ile yetkinlik temelli öğrenmeye doğru yönelerek, beceri ve yeteneklerini daha da geliştirmekte" - "Biz okullarımızın bulunduğu şehirdeki Anadolu Liselerini ve Özel Okulları, yetkinlik temelli öğrenme modelini deneyimlemeleri ve anlamaları için okulumuza davet ediyoruz"

İSTANBUL - Kanada Okulları Akademik Koordinatörü Ayşen Karşit, "Eğitim kuşkusuz önümüzdeki yıllar içinde önemli değişikliklerden geçecektir. Burada öğrencileri etkileyecek en önemli değişiklik ise neyin, nasıl ve hangi seviyede öğrenileceğini belirleyen eğitim programlarında olacaktır." ifadelerini kullandı.

Kanada Okulları'ndan yapılan açıklamada Karşit, tüm eğitimcileri Kanada Okullarındaki ücretsiz ve sertifikalı olan "Eğitimde Değişimin 3 Anahtarı" seminerine davet etti. Katılımcılar okulun web sitesindeki formu doldurarak bu eğitimden ücretsiz olarak faydalanabiliyorlar.

Öte yandan Karşit, salgın sonrasında eğitimin nasıl olacağına ilişkin tüm dünyada yaşanan tartışmalar hakkında değerlendirmede bulundu.

Dünyanın bir çok ülkesinde yer alan Kanada Okul sisteminin Türkiye'de kurulurken "Gelecek Yüzyılın Eğitim Modeli" olarak velilere ve öğrencilere sunulduğunu hatırlatan Karşit, şunları kaydetti:

"Tüm dünyada salgın sonrası eğitimin nasıl olacağı konuşuluyor. Bu konuda en önemli makalelerin yer aldığı Journal of Educational Change'de Yong Zhao ve Jim Watterston'a göre eğitimde değişimin başlayabilmesi için yapılması gerekenler var. Eğitim kuşkusuz önümüzdeki yıllar içinde önemli değişikliklerden geçecektir. Burada öğrencileri etkileyecek en önemli değişiklik ise neyin, nasıl ve hangi seviyede öğrenileceğini belirleyen eğitim programlarında olacaktır.

Öğrenciler, okulumuzda uygulanan Kanada Eğitim Sistemi, 'inquiry based learning' ile yetkinlik temelli öğrenmeye doğru yönelerek, beceri ve yeteneklerini daha da geliştirmekte. Biz okullarımızın bulunduğu şehirdeki Anadolu Liselerini ve Özel Okulları, yetkinlik temelli öğrenme modelini deneyimlemeleri ve anlamaları için okulumuza davet ediyoruz. Önümüzdeki eğitim yılı içinde de okulumuzda yetkinlik temelli eğitimin, Kanada eğitim sisteminin eğitimlerini eğitimcilere vermeye başlayacağız."

Karşit, öğrencilerin eşit olarak teknolojiye ulaşabildiği bir ortam yaratıldığında, eğitimdeki değişimi başlatmak için yanıtlanması gereken soruların olduğunu belirterek, "Neyi öğretmeliyiz? Her şeyi ezbere bilen, yapay zeka kullanan makinelerle yarışmak için ezberlemeyi temel alan eğitim programlarının yerine, bizi daha insan yapan sosyal-duygusal akıl ile donanmış kendine özgü bireyler, insanlar olmayı yetiştiren eğitim programlarına ihtiyacımız var. Kanada Okullarının da eğitim felsefesi budur." değerlendirmesinde bulundu.

Eğitimin, yaşam boyu öğrenmeye, mutluluğa, imkanlara ve insanlığa katkı sağlamanın bir yolu olarak görülmesi gerektiğini aktaran Karşit, "Okulların, öğrencilerin bilinçli seçimler yapması, tutkularını ve benzersiz yeteneklerinin geliştirilmesi için tüm eğitim hayatı boyunca öğrenme alanlarına kapsamlı erişim ve öğrenmeyi sağlaması gerekir. Bu amaçla eğitim sistemleri öğrencinin yeteneklerini geliştirilmelidir. Öğrencilerin kendi tutku ve güçlü alanlarını geliştirecek 'esnek' yani bir öğrenme kalıbına sokmayan eğitim programlarına ihtiyaç var. " açıklamasını yaptı.

Nasıl öğretmeliyiz?

sorusuna yanıt

Karşit, okulda çocuklar ve yetişkinlerin bir arada olduğunu anımsatarak, "Fakat okulun var olma sebebinin öğrenciler olduğunu unutmamak ve eğitim ortamını öğrenciye göre kurgulamak gerekir, bu da pedagojinin önemini ortaya çıkarır. Okul uygulamalarında öğrenci ile birlikte geliştirilen okullar ön plana çıkmalıdır. Kanada Okullarında öğrenci, öğretmen ve velisi ile birlikte, öğrenim kurumunun ortak sahibi olarak görülmektedir. Kanada Okullarında uygulanan soru sorma temelli, inquiry based learning, öğrenciyi merkeze alan bir pedagojik sistemdir." ifadelerini kullandı.

Nerede ve ne zaman öğretmeliyiz sorusuna da yanıt aradıklarını aktaran Karşit, şöyle devam etti:

"Online eğitim, tüm öğrencilerin hepsi bir yerde eğitim alır kuralını yıktı. Öğrenciler yaşıtları ile teknoloji sayesinde, farklı zaman dilimlerinde de, iletişim kurabiliyorlar, bu da onların öğrenme aktivitelerini olumlu yönde etkiliyor. Okullar da bunu dikkate alarak, uzaktan öğretimdeki geleneksel saat dilimleri yerine, hem eşzamanlı hem de eş zamansız dersler düzenleyerek ilerleyebilirler. Örneğin, Kanada Okullarında tüm öğrencilere aynı zamanda eğitim vermek yerine, öğretmenlerin yarattığı dersler öğrencilerle paylaşılıyor. Öğrenciler küçük gruplar halinde rehberlik hizmeti ve akademik destekler alıyorlar. Böylece öğrenciler kendi projelerine vakit ayırabiliyorlar, öğretmenlerine de ihtiyaç olduğu zaman danışabiliyorlar. Öğrencilerin hepsinin aynı ders saatinde aynı dersi almaması, aslında öğrencinin kendi öğrenimleri üzerinde daha fazla özerkliğe sahip olmasını sağlıyor."

- Eğitim Bilişim Ağı'nın (EBA) eğitimde değişimin rolüne etkisi

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) EBA ile çevrim içi eğitimin gerekliliklerini yerine getirdiğini kaydeden Karşit, "EBA'daki uygulamalar, öğrencilerin kendi öğrenme zamanlarını da belirlemelerini sağladı. Burada önemli olan salgın sonrası da başarılı olacağı görülen MEB'in eğitim sistemi. Salgın sonrasında MEB, EBA'yı kullanmaya ve geliştirmeye devam etmeli. Şu anda Afrika, Asya, Güney Amerika gibi ülkelerde EBA benzeri programlar mevcut değil. Avrupa'da ise bir çok ülke online sistemi adapte etmekte zorlanıyor. Bu ülkelerin geçtiğimiz iki yılı kapaması gerçekten çok zor olacak." yorumunu yaptı.

Karşit, PISA skorlarının mutlaka değişeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"PISA skorlarına göre Finlandiya, Singapur gibi ülkelerden sonra gelen AB ülkeleri, örneğin Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, Portekiz salgın sonrası artık PISA'da yukarılarda yer alamayacaklar. Çünkü mevcut eğitim sistemlerini adapte etmeyi bırakın, ikisini bir arada kullanıp nasıl ilerleyebilecekleri konusunda da kendi içlerinde soru işaretleri var. Türkiye'deki veliler ve öğrencilerin teknolojiye adapte olmaları bir çok ülkeye göre daha hızlı olduğu için, aslında eğitimde ne kadar hızlı bir adaptasyon içerisinde olduğumuzu gözden kaçırmamamız gerekiyor. Şu anda Watterston ve Zhao'nun, eğitim bülteninde bahsettiği ve 3 adımda özetlediği, eğitimdeki değişimin anahtarlarını uygulamaya geçmeye başlamış olan Türkiye, dünyadaki eğitimde söz sahibi olduktan sonra yaratılan motivasyon ile bir çok ülkeyi geride bırakacaktır."Kaynak:AA

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir