Ekonomi

Erken evrede belirti vermeyen prostat kanserinde "PSA" hayat kurtarıyor

Medicana Çamlıca Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Eren Soner Tekin:
- "Normal prostat tarafından da yapılan PSA kana daha az geçerken, tümörlü dokudan oluşan PSA kana daha fazla miktarda geçmektedir. Yüksek seviyelerde PSA prostat büyümesi, enfeksiyon veya kanser gibi bir prostat problemi olduğunu ifade eder"

İSTANBUL - Medicana Çamlıca Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Eren Soner Tekin, yapılan araştırmalarda prostat kanserinin erken evrede belirti vermediğinin gözlendiğini, tedavi edilebilmesinde erken teşhisin önemli olduğunu belirtti.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Tekin, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek prostat büyümesi ile ayırt edilebilmesi ve doğru tedavi planlaması için Prostat Spesifik Antijen (PSA) testinin büyük önem taşıdığını ve belirleyici olduğunu vurguladı.

Prostat kanserinin erkekler arasında en yaygın kanser olduğunu ve çoğu 65 yaş üzeri olmak üzere her 10 erkekten 1'inde hayatının herhangi bir devresinde ortaya çıkabileceğini aktaran Tekin, "Kanser ölümlerinde ikinci sıradadır. Araştırmalar göstermiştir ki prostat kanseri görülme yaşı günümüzde 40'lı yaşlara kadar inmiş olup, 50 yaşında bir erkeğin prostat kanserine yakalanma riski yüzde 40, bu hastalığa bağlı ölüm riski ise yüzde 2,9 olarak açıklanmıştır. Her ne kadar yüksek risk taşısa da başarıyla tedavi şansı özellikle erken tanıda mümkündür." ifadelerini kullandı.

Tekin, PSA'nın bir kan testi olduğunu, prostat kanserinin varlığı, eğer kanser mevcutsa büyüklüğü ve yaygınlığı hakkında da bilgi verebileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu basit kan testi prostat dokusundan kan akımına ufak miktarlarda kaçan bir kimyasal madde olan PSA miktarını tespit eder. PSA testini bazen yorumlamak güç olabilir. Çünkü PSA hem tümör hücresi hem de normal hücre tarafından oluşturulur. Ancak normal prostat tarafından da yapılan PSA kana daha az geçerken, tümörlü dokudan oluşan PSA kana daha fazla miktarda geçmektedir. Yüksek seviyelerde PSA prostat büyümesi, enfeksiyon veya kanser gibi bir prostat problemi olduğunu ifade eder. Eğer PSA seviyesinde yüksek değer çıkıyorsa daha ileri tetkikler için mutlaka bir üroloji uzmanına başvurulmalıdır.

Prostat erkek üreme sisteminde kestane büyüklüğünde bir salgı bezi ve mesane ile üretra (idrarı mesaneden vücut dışına taşıyan tubuler yapı) arasında yer alıyor. Prostat, büyük ölçüde adale lifleri ve salgı bezlerinden oluşmuştur ve ana fonksiyonu spermleri iletmek üzere sperme sıvı üretmektir. Prostat, doğuştan, yani yenidoğan bebekte dahi vardır. Tüm fonksiyonları net olarak bilinmemekle birlikte salgı bezi olup oluşturduğu prostat sıvısı meni ile karışıp doğurganlık şansını artırır. Spermleri besleyici, koruyucu maddeler içerir. Mesanenin hemen bitiminde idrar yolunu çepeçevre saran et parçası şeklindedir. Genç erkeklerde kestane büyüklüğündedir. 40-45 yaştan sonra testosteron denilen erkeklik hormonunun etkisiyle yavaş yavaş büyümeye başlar. Bu büyüme 10 erkeğin 8-9'unda iyi huylu, 1 veya 2'sinde kötü huylu olmaktadır. Prostat kanseri bu bezin özellikle dış kısmından kaynaklanan bir kötü huylu tümör olup büyüdükçe prostatın iç kısımlarına yayılmaktadır."

Düzenli kontrolleri ihmal etmemek büyük önem taşımakta

Sadece prostat içinde yer alan, kapsül dışına taşmayan kanserin "lokalize prostat kanseri" olarak adlandırıldığını belirten Tekin, "Diğer kanserler gibi prostat kanseri de yayılabilir (metastaz yapabilir) ve öncelikle prostat etrafındaki dokulara veya seminal veziküle (prostat arkasındaki meni depolayıcı kese) lokal yayılım yapar. Lokal yayılım gösteren tümörler zamanla vücudun diğer kısımlarına, örneğin lenf nodlarına ve kemiklere yayılım yaparlar." değerlendirmesinde bulundu.

Tekin, prostat kanserinin nedenlerinin tam olarak bilinmediğini aktararak, şu ifadeleri kullandı:

"Yapılan araştırmalar prostat kanseri için risk faktörlerini belirlemiştir. Bu açıdan bakıldığında en başta ailede prostat kanseri öyküsü olması, sigara tüketiminin fazla olması görülme riskini arttırmaktadır. Diğer risk faktörleri ise yaşın ilerlemesi, düzensiz ve dengesiz beslenme; özellikle yüksek ısıda pişmiş gıdaların, hayvansal yağ ve kırmızı etten zengin beslenme, aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, yaş, siyah ırk, ailede prostat ya da meme kanseri öyküsü, yüksek erkeklik hormonu düzeyleri ve sedanter yaşam şeklinde sıralanabilir.

Prostat kanseri sinsi bir şekilde ilerler. Belirtiler genellikle hastalığın ilerleyen aşamalarında görülür. Bu nedenle erken teşhis için özellikle 40 yaşından sonra düzenli kontrol yaptırmak büyük önem taşımaktadır. Karakteristik olmamakla birlikte en sık görülen belirtileri arasında, idrar yapmada güçlük ve/veya idrar yapamama, sık idrara çıkma, idrar tazyikinde düşüklük, idrar yapmanın bitiminde damla damla idrar akımının devam etmesi, dışkılama esnasında güçlük, idrar ve/veya menide kan, ereksiyon sorunları, boşalma sırasında ağrı, tam boşalamama hissi, çok sıkışınca idrar kaçırma yer alıyor. Bu belirtiler prostat büyümesi, prostat iltihabına gibi diğer rahatsızlıkların da habercisi olabilir. Prostat kanseri sıklıkla kemiğe sıçrayabildiğinden bel, kalça veya bacakta şiddetli ağrılara neden olabilir. Bu nedenle olası belirtilerde uzman bir hekime başvurmak, daha da önemlisi düzenli kontrolleri ihmal etmemek büyük önem taşımaktadır."

İlaçların etkisi bazı hastalarda yıllarca devam edip ameliyat ihtiyacı olmaz

Bazen şikayetlerin yavaş geliştiğini ve hastanın hiç şikayet hissetmeyebildiğini belirten Tekin, "Aslında şikayeti yok gibi gözükür fakat yaptığımız kontrollerde çok geç kalınmış hastalar ile karşılaşabiliriz. 40-45'li yaşlardan sonra yılda bir, 60-65'li yaşlardan sonra 6 ayda bir PSA ÜSG ve Üroflowmteri denilen idrar akımı hızı kontrolü önerilir. Kötü huylu prostat büyümesinin hiç bir belirti bulgusu yoktur. PSA denilen kan tetkiki bize prostatın iyi veya kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verir. Düşük çıkması prostatın iyi huylu olduğunun bir göstergesidir. Yüksek çıkması durumunda 'acaba prostat kanseri mi var' diye şüphelendirir. Daha ileri tetkikler yaparız." ifadelerini kullandı.

Tekin, iyi huylu prostat hastalarında sürece ilaç tedavisi ile başlandığını aktararak, şunları kaydetti:

"İlaçların etkisi bazı hastalarda yıllarca devam edip ameliyat ihtiyacı olmaz. Fakat bazı hastalarda günün birinde ilacın etkisi azalabilir veya kaybolur. Kötü huylu prostat hastalarında hasta uygun ise ameliyat ilk seçenektir. Ameliyata uygun değilse radyoterapi veya hormonoterapi tedavileri düşünülebilir.

Prostatit, genç erkekleri de etkileyen bir durumdur. Bu hastalıkta prostatta idrar yolunu tıkayan bir büyüme söz konusu olmamakla birlikte bir yangı (enflamasyon) süreci vardır. Bu yangı mikrobik enfeksiyon veya mikrop olmaksızın prostatı tahriş eden başka bir faktöre bağlı olabilir. Akut Prostatit durumunda ateş, titreme sık idrara çıkma, idrarda yanma sık karşılaşılan şikayetlerdir. Kronik Prostatit'te sık idrara çıkma, makat ve testis bölgesinde yanma ve boşalma esnasında ağrı şikayetleri gözlenebilir. Doğru teşhis tedavide önemlidir, uygun antibiyotik ve destek tedaviler ile hastanın şikayetleri rahatlatılır." Kaynak: AA

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir