Güncel

Akademik yoğunluklarına kuş gözlemiyle mola veriyorlar

Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal:
- "Anadolu'da bir yıl içinde 40 bin kilometre yol kat ettim, uçtan uca neredeyse her dağını, her vadisini gezecek şekilde kuş aradım, bir yıl içinde 355 tür kuşun fotoğrafını çektim" - Öğretim Görevlisi Ergün Bacak:
- "Kuşlar dünyanın, doğanın en önemli gösterge türlerinden birisidir. Bir yerde sağlıksız bir durum oluştuysa, yaşanabilir ortam artık kaybolduysa, bunu kuşlar sayesinde anlayabiliyoruz"

İSTANBUL - AYŞE ERKEÇ - Kovid-19 salgının ilk dönemlerindeki sokağa çıkma kısıtlamalarında evinin balkonunda kuş gözlemciliğine başlayan Medicana International Ataşehir Hastanesi Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal, bir yıl içinde 40 bin kilometre yol kat ederek 355 tür kuşu fotoğrafladı.

Mesleğinin yanında su altı fotoğrafçılığında da uluslararası ödülleri olan Bilal, salgın sürecinde evinin balkonuna konan kuşların fotoğraflarını çekerek kuş gözlemciliğine adım attı.

Kuş gözlemciliğine artan ilgisini AA muhabirine anlatan Bilal, merakının zaman içinde ilerlediğini ve daha fazla kuş türü görebilmek için hazırlıklara başladığını söyledi.

Su altı fotoğrafçılığı ekipmanlarını kuş fotoğrafçılığına göre yeniden düzenlediğini belirten Bilal, "Daha sonra kuş gözlemleyebileceğim yerlere gitmeye başladım. İstanbul'da fark etmediğimiz derecede başka bir yaşam olduğunu gördüm. Doğada karşılaştığım olaylar, sürprizler beni gittikçe bu hobiye bağladı ve fırsat buldukça Anadolu'yu dolaşmaya başladım. Anadolu'da bir yıl içerisinde 40 bin kilometre yol kat ettim, uçtan-uca neredeyse her dağını, her vadisini gezecek şekilde kuş aradım, bir yıl içerisinde 355 tür kuşun fotoğrafını çektim." diye konuştu.

Gözlemlerinde çok nadir türlere rastladığını, Türkiye'nin herhangi bir yerinde nadir bir kuş gözlemlendiği haberini aldığında o bölgeye gitmeye çalıştığını dile getiren Bilal, şöyle konuştu:

"Özellikle son yıllarda yeni ve ilginç kayıtlar Hatay'dan geldi. Hatay Samandağ'da bütün sahil şeridi inanılmaz bir şekilde göçmen kuşlara ev sahipliği yapıyor. Bazen çıkan fırtına ve sert havalarda çok nadir türler geliyor. Mesela yeni yıla ilk girildiğimizde çatal kuyruklu martıyı görmüştük ve Samandağ'a onun fotoğrafını çekmek için gitmiştim. İstanbul'da görülen kızıl çaylak da çok ilginç ve unutulmayacak bir kayıt olmuştu. Kuş gözlemciliği hiç bilmediğimiz bir dünya. O dünyanın kapısını aralayıp içeri girdikten sonra insanı içine çekiyor, bağımlılık yaratıyor. Çünkü işin içerisinde doğada vakit geçirmek var. Doğada vakit geçirdikçe, canlıların davranışlarını ve hayatlarını inceledikçe hakikaten insan çok etkileniyor. Her birinin kendine özgü tarafları, davranış biçimleri var. Tepkilerinin çok farklı olduğunu da gördükçe hakikaten bu konuda öğrenilecek çok şey olduğu ortaya çıkıyor. Kuş gözlemlemenin, sonu açık olan ve hayat boyu sürebilecek bir meşgale olduğunu düşünüyorum."

Kuş gözlemciliğini sürdürdüğü iki yıl boyunca iklim değişikliğinin etkilerini görebildiğini aktaran Bilal, "Öyle ki kuşların habitatlarını da çok hızlı bir şekilde yok ediyoruz. Artık göç sırasında durabilecekleri, beslenebilecekleri, dinlenebilecekleri hiçbir alan bırakmıyoruz. Bu nedenle çektiğim fotoğrafların da geleceğe bir doküman ve belge şeklinde kalacağını düşünüyorum." diye konuştu.

Kuşlar dünyanın doğanın en önemli gösterge türlerinden birisidir

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Ergün Bacak ise öğrencileri ve kuş gözlemcileri ile sık sık doğada araştırmalar yaptığını aktardı.

Kuşların, dünyanın ve doğanın en önemli gösterge türlerinden olduğu yorumunda bulunan Bacak, "Bir yerde sağlıksız bir durum oluştuysa, yaşanabilir ortam artık kaybolduysa, bunu kuşlarla beraber anlayabiliyoruz yani habitat kaybolduğu zaman bunu anlayabiliyoruz." dedi.

Çevreye verilen zararların kuşları da etkilediğine vurgu yapan Bacak, şöyle devam etti:

"İstanbul'un doğal alanları kayboluyorsa kuşlar da yok oluyor. Çünkü göç yollarının belli bir bölümü etkilenmiş oluyor. Yapılan her inşaat çalışması, her insan aktivitesi kuşları olumsuz olarak etkiliyor. Bizlerin de birey olarak, doğayı yok ettiğimizde, kendimizi de yok edeceğimizin farkına varmamız lazım ama farkında değiliz. Doğadaki çarkın bir dişlisi, bir parçası olduğumuzu düşünelim. Bütün canlılar doğanın çarkını işletiyor, herhangi bir dişliyi, yani canlıyı ortamdan çekerseniz o çark çalışmaz hale gelir. Çarkın durmasını istemiyorsak doğadaki her canlıyı korumamız lazım."

Türkiye'de farklı kuş türlerine rastlanmaya başlandığının ancak bunun iklim kriziyle ilgisini ortaya koyabilmek için çok kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizen Bacak, sözlerini, "Bugün bir çöl kuşu Türkiye'de görüldüyse, bunu direk iklim krizi ile birebir bağdaştırmak çok büyük hata olur. Muhakkak belirli bir etkisi var ama bu etki bilimsel verilerle desteklenmedikten sonra, uzun yıllar gözlemler yapmadıktan sonra net olarak söylemek mümkün değil." diye tamamladı. Kaynak: AA

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir