AKKADLAR

Milattan önceki üçüncü bin yılda, Mezopotamya’da yaşamış Sami asıllı bir kavim. Bu kavmin asıl yurdu Arap Yarımadasıdır. Sümerlerden tip bakımından ayrılırlar. Ele geçen resimlerde uzun sakallı, kısa entarili oldukları göze çarpmaktadır. Akkadlar, Mezopotamya’nın kuzeyinde, sonradan Akkad adı verilen bölgeye yerleşmişlerdir. Sümerler ve Elamlar ile birlikte Akkadların Mezopotamya’da on bir siteleri vardı. Akkadların en kalabalık oldukları bölge, Fırat’ın Dicle’ye dirsek yaptığı bölgedeki Siparra şehriydi. Akkadlar, burada çoğalarak Sümerlerin savaş usüllerini öğrenmiş, sonra Sümerlerin sitelerine saldırıp memleketin bir kısmını ele geçirmişlerdir. Akkadlar, Sümer kralı Lugalza tarafından yeniden Sümerlerin hakimiyetleri altına alınmışlar ise de bu esaretleri uzun sürmemiş, Sargon’un liderliğinde ayaklanıp Sümerleri yıkmışlardır. Sargon, bundan sonra Anadolu’nun doğusunu, Akdeniz’e kadar uzanan bölgeleri alarak, Asur ve Elam krallıklarına da son vererek ilk çağların büyük komutanları arasına girmiştir. Sargon’un soyundan gelen komutanlar da bu başarıları devam ettirmişlerdir. Akkadlar iyi teşkilatlanamadıkları için yer yer kargaşalıklar çıkmış, ordu zayıflamış, nihayet M.Ö. 2300 yılında Sümerler tarafından ortadan kaldırılmışlardır.

Akkadlar, Sümer kültürünü kabul etmişler ve geliştirmişlerdir. Akkad kralları kendilerini tanrı kabul ediyor ve halkın kendilerine tapınmasını istiyorlardı. Akkadlardan kalan eserler arasında Aram-Sin’in Diyarbakır taraflarında bulunan, bugün arkeoloji müzesinde muhafaza edilen stelesi çok önemlidir. Akkadların sanat eserlerinden çok azı ele geçmiş durumdadır. Dil ve yazı olarak da Sümer yazı ve dilini kullanmışlardır.