Ağrı Dağının Tarihi ve Kültürel özellikleri

Ağrı Dağı, Doğu Anadolu'nun, özellikle Ağrı vilayetinin simgesidir. Ağrı dağı yöresinde tarihin çeşitli devirlerinde yaşayan kavimler, bu görkemli dağa kutsal bir yapı gibi bakmışlardır.

Ağrı aynı zamanda dünyanın sayılı dağlarındandır. Nuh tufanına ve Nuh gemisi aramalarına konu olduğundan özellikle yabancı dağcıların ve din adamlarının ziyaretgahı olmuştur. Ağrı Dağının Türk tarihinde ve Edebiyatında da müstesna bir yeri vardır.

Tevrat ta ve bazı kitaplarda Nuh’ un Gemisinin tufandan sonra Ararat dağına oturduğu yazılıdır. Kuran- ı Kerim’ in Nuh suresinde Cudi dağında olduğu belirtilmektedir. Acaba Orta Doğunun çatısı durumunda olan Ağrı Dağının adı Tufan olduğu zaman “Cudi” miydi? Veya Ağrı dağının güney karşısında gemi siluetinin olduğu Meşar dağının eski adı Cudi’ midir?

Ağrı Dağının bütün dünyaya ün salmasının başka sebepleri şunlardır.
Ağrı, Avrupa’ nın bütün zirvelerinden yüksektir, bu dağın bir özelliği de, yek pare bir kütle halinde birden bire yükselmesidir. Bu dünyanın belki en muazzam dağ manzarasıdır. Himalaya ve Antlar gibi ulu dağlarda yükselme tabaka tabaka olduğu için tek başına birden yükseliveren Ağrı Dağının heybetinden mahrumdurlar.

İki kartal yuvası gibi Ağrı dağları efsanelere en çok konu olan dağdır. Geçimsiz iki bacı efsanesi Adem ile Havva efsanesi Nuh’ un Gemisi efsanesi bunların en çok bilinenleridir.

Anadolu dağlarının başı sayılan bu dağ dünyamızın da belli başlı dağlarındandır. Ağrı sadece Türkiye’ nin en yüksek dağı değil aynı zamanda bölgenin tarihi, coğrafyası, iklimi, folkloru ve toplum hayatı üzerinde büyük etkisi olan bir tabiat harikasıdır. Bu dağ sır doludur, kültür doludur.... Bu yüce dağın bağrında nice efsaneler saklıdır. Bunlar yukarda belirtilen efsanelerden ayrı olarak; dağ anaları, kar adamları, dağ canavarları, Şahmeran ve aşk hikayeleridir...... Özellikle mitolojik içerikli olanlar ve Nuh’ un gemisi efsanesi halkın hayal zenginliğinde şekillenerek kalıplara sokulmuştur. Halk, ağzı dili olmayan bu koca dağı dillendirmiştir. Adem ile Havva’ dan başlayıp günümüze kadar devam eden bir çok dini, efsanevi, bazı toplumsal ve aşk olaylarına konu olmuştur.

Ağrı ve Aladağ da Oğuz, Arsaklı ve İlhanlıların yaylakları vardı. İlhan’ lılar sevinçli günlerinde , toplantı - Bayramlarda kurultaylarını burada yaparlardı . Yazı burada ki yazlık saraylarda geçiren İlhan’ lılar, bütün Anadolu ve İran’ ı buradan idare ederlerdi. Ağrı, İran, Kafkasya ve Anadolu üçgeninin tam ortasında bulunduğundan zaman zaman değişik devletlerin kontrolünde olmuş 4. yüzyıldan fazla Osmanlı Devletinin milli sınırları içende kalmıştır. 1878 Berlin Antlaşmasından sonra ve 1. dünya savaşı sırasında Türkiye, Rusya ve İran arasında paylaşılmıştır.

XX. Yüzyılın başında Büyük Ağrı Dağının güney tarafı Türkiye’ ye, kuzeyi Rusya’ ya ve Küçük Ağrı Dağının doğu cepheside İran’ a ait bulunuyordu. 1. Dünya savaşından sonra 16 Mart 1921 de Moskova, 13 Ekim 1921 tarihinde Kars antlaşmalarıyla sınırlar belirlenerek Türkiye- Sovyetler Birliği hududunun Aras nehrinden geçirilmesi üzerine büyük Ağrı Dağının kuzeyinde Türkiye toprakları içine alınmış oldu. 1923 ve 1932 yılında yapılan hudut düzeltmesiyle Küçük Ağrı dağının tamamı Türkiye sınırları içerisindedir. Gezi ve coğrafya kitaplarında Ağrı dağına çok yer verilmiştir. Arap coğrafyacısı İstahri yazdığı kitabında Ağrı’ da pek çok orman ve av hayvanı olduğu hatırlatır. Mukaddesi, Ağrı Dağı yamaçlarında binden fazla köy bulunduğunu yazar. X. Yüzyılda yaşamış olan tarihçe Thomas, Ağrı dağı çevresinde geyik, yaban domuzu, aslan ve yaban eşeği gibi hayvanların çok bulunduğuna işaret eder. 13. yüzyılda Marko Polo da “ Nuh’ un dağı” nda araştırma yapmış, seyahatnamesinde bahsetmiştir.

Ağrı Dağının Ayırıcı Nitelikleri

Türk ve dünya kültüründe Ağrı Dağının özel bir yeri vardır. Gerek yurdumuz gerekse yakın doğu kültürlerinde, Ağrı Dağı ile ilgili pek çok efsane geliştirilmiştir . Ermeni’ lerin kendi ülkelerinin merkezi olduğunu iddia etmeleri, Yahudi kutsal metinlerinde ve Hıristiyanlıktaki Nuh’ un gemisinin bu dağa indiği inancı Ağrı Dağının hem siyasi hemde dini yönden önemini artırmaktadır.

Dağcılık Sporu

Dağa çıkış izinle olmaktadır. Yaz ve kış çıkışları olmak üzere yılda iki defa çıkış yapılır. Y az çıkışları Temmuz, Ağustos ve Eylül, kış çıkışları ise Ocak ve Şubat aylarında olmaktadır. Türkiye Dağcılık Federasyonu özellikle 30 Ağustos Zafer tırmanışını uluslararası boyutta organize ederek dağın tanıtımını da yapar . Her zaman Eli Köyüne kadar çıkmak için ilçe merkezinde arazi tipi araçlar ve kamyonlar bulunabilmektedir. Eli Köy ile 3200 m. kampı arasında katırlarla dağcı yükü taşınmaktadır. İhtiyaç duyulması halinde bir gece konakladıktan sonra 4200 kampına çıkılmaktadır. İklim ve basınç sorunu yaşanmıyorsa direk olarak da çıkılabilmektedir. 4200 kampı yazın buzulun başladığı yer olarak değerlendirilir. Bu kamptan sonra buzul tırmanışı başlar. Sabah çok erken saatlerde tırmanış başlar ve zirve yapıldıktan hemen sonra dönüş başlar. Dönüş hava durumuna göre 3200 kampı olur.

Ağrı Dağının doruğu çok uzaklardan ve geniş bir alandan görülür. İran, Azerbaycan, Van, Kars, Iğdır ve Bitlis’ den açık havalarda yüksek yerlerden bakıldığında bu görkemli dağ görülebilmektedir. Büyük Ağrı’ nın 4 .000 metre yukarılarında her zaman kar bulunur, takke biçiminde doruğu örten karın bir kısmı buzuldur. Genişliği 12 km. ye varan buzun aynı zamanda Türkiye’ de mevcut az sayıda buzullar arasında en büyük olanıdır.

Ağrı dağının yamaçlarında su kaynağı bulunmaz, yukarılardan akıp gelen kar ve yağmur suları vardır ki bunlar fazla aşağılara inmez. Çok yağış almasına rağmen çatlaklar ve andezit yapı suyu hemen emer. Sıcak yaz günlerinde bilhassa dağın güney yamacı bir çöl gibi olur, sadece dağın eteğindeki ( Dip kısmı) köylerde kaynak ve sazlık suları vardır.

Ağrı Dağının eteklerinde özellikle güney doğu eteğindeki inek vadisi denilen yerde her biri yüzlerce hayvan alabilecek genişlikte bir çok mağara oluşmuştur, bu mağaralar hayvan yetiştirilenlerce barınak (kom) olarak kullanılmaktadır. Daha aşağılarda Hallaç köyü yakınında bir de buz mağarası vardır.

Ağrı Dağının güneyinde yer alan Doğubayazıt ovası kuzeyindeki Iğdır ovası ve Sürmeli çukuruna göre yüksektedir .Yani dağın kuzeyindeki ova güneydekinden yüzlerce metre aşağıdadır.