Doğubayazıt Turizm Bilgileri

Doğubeyazıt; tarihi özellikler, Ağrı Dağı, Nuh un gemisi ve gümrük kapısının yakınında bulunması nedeniyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeridir.

ilçenin kuzeyinde bulanan Ağrı Dağı 5165m. Yüksekliği ile Türkiye nin en yüksek dağıdır. Bu dağın, yılın 365 gününde tepesinin sürekli karlı oluş, görkemli manzarası ile büyük ilgi görmekte ve turist çekmektedir. Türkiye nin ve dünyanın tanınmış dağcıları buraya çıkmak için gayret gösterir. Ayrıca Nuh un gemisinin burada olduğu iddiası, araştırma ve incelemelere sahne olmuştur.

Doğubeyazıt, doğal güzellikler bakımından da zengindir. Tendürek Dağı, Sürbahar (Telçeker) ile Meşar köyleri arasında Nuh un gemisi kalıntısı, Gürbulak sınır kapısındaki Meteor çukuru, Küçük Ağrı Dağı eteğindeki Buz Mağarası ve tatlı suyu. Alabalıkları ile ünlü Balık gölü, gezilip görülecek önemli turistik yerleridir.

Turizmin hareketliliği sunucunda ilçe merkezinde ve çevresinde çok sayıda turistik otel. Acente, dinlenme ve satış yerleri açılmıştır.

Eski Beyazıt taki Ahmed-i Hani ve Seslitaş köyündeki Halife Yusuf, din uluları olup türbeleri ziyaret edilmektedir.

Ağrı Dağı

Büyük ve Küçük Ağrı Dağı olmak üzere iki koni şeklindedir. Her ikisi de sönmüş volkanik dağdır. Büyük Ağrı Dağı 5165 m. Küçük Ağrı Dağ ise 3896m. yüksekliktedir. Ortak bir taban üzerinde yükselen bu iki koniyi 2687 m. yükseklikteki Serdarbulak belli birbirinden ayırtmaktadır. Her iki dağın çevre uzunluğu 128 km. olup, 1188 km karelik bir taban üzerinde yükselmektedir. il topraklarının yaklaşık % 10 nu kaplar. Dağın yarısına yakın kısmı Iğdır ili sınırları içinde kalmaktadır.

Ağrı dağı, üzerine Nuh un gemisinin indiği iddia edilen ve Türkiye nin en yüksek volkanik dağıdır. Bu sebeple çok ilgi çeker. Dağ, sıradağ üzerinde görülen bir kabartı olmayıp, küçük tepeler meydana getirmeden aniden yeryüzünden göğe doğru yükseldiğinden muhteşem bir görünüşe sahiptir. insanın karşısında heybetle durması ona doğal bir güzellik kazandırmış, bu tabiat harikasını doyulmaz manzara yapmıştır.

çok uzaklardan görünüp dimdik yükselen Ağrı, gerçekten seyretmeye değer. Yüzyıllardır gezginlerin, bilginlerin, kişi ve kavimlerin dikkatinden kaçmayan bu dağ, yurdumuzda ve dünyada araştırmaya, sinema şiire, türkülere, hikayelere, efsaneye ve mitolojiye en çok konu olan dağdır.

Kuran da adı geçen Nuh Tufanı, nedense Türk ve Müslümanlardan çok, Hıristiyan Batı dünyasını ilgilendirmiştir. Geçen yüzyıldan beri Batılıların dikkati Ağrı üzerinde toplanmıştır.

Nuh un gemisinin burada olduğu inancı yaygın olduğundan, geminin enkazını bulmak için devamlı araştırmalar yapılır.

Ağrı Dağı, yazın daha güzel görünür. Yerli yabancı dağcılar buraya çıkmak için can atarlar. Ağrı Dağına çıkıldıkça, ufuk genişler; tepesinden bakınca, yüzlerce kilometre uzaktaki dağlar, çevredeki ovalar, akarsular, göller, insanın gözleri önüne serilir. Dağın eteğindeki köyler, şehirler benek benek lekeler gibi görünür.

Doğubeyazıt a 15 km., Ağrı ya 115 km. uzakta olan Ağrı Dağı, yazın yayla, kışın kışlak olarak kullanılır. Eteklerinde yaban keçisi, geyik, ayı, domuz, kurt, tilki, sansar, samur, tavşan, keklik ve sayısız av kuşları bulunur. Avcı ve av sporunu sevenler için Ağrı Dağı her mevsimde bol av hayvanı olan yerdir. Dağın güney eteğindeki sazlık ta avcılığa müsaittir. Dağ turizmi yönünden Ağrı büyük bir potansiyele sahiptir.

Ağrı Dağının Ayırıcı Nitelikleri

Türk ve dünya kültüründe Ağrı Dağının özel bir yeri vardır. Gerek yurdumuz, gerekse Yakındoğu kültürlerinde Ağrı Dağı ile ilgili pek çok efsane geliştirilmiştir. Ermenilerin burayı kendi ülkelerinin merkezi olduğunu iddia etmeleri, Yahudi kutsal metinlerinde ve Hıristiyanlıktaki Nuh un gemisinin bu dağa indiği inancı, Ağrı Dağının hem siyasi hem dini yönden önemini artırmaktadır. Böyle olduğu için araştırmalara çok konu olmuştur. Ağrı Dağına dağ sporu yapmanın yanında , Nuh un gemisini bulmak içinde çıkılır.

Dağa çıkış izinle olmaktadır. Yaz ve kış çıkışları olmak üzere yılda iki defa çıkış yapılır. Yaz çıkışları temmuz, ağustos ve eylül, kış çıkışları ise ocak ve şubat aylarında olmaktadır.

Büyük Ağrı Dağının 4000m. yukarısında her zaman kar bulunur. Takke biçiminde doruğu örten karın bir kısmı buzuldur. Genişliği 12 km kare ye vara bu buzul, aynı zamanda Türkiye de mevcut az sayıdaki buzullar arasında en büyük olanıdır.

Ağrı dağında ilkbahar ve yaz mevsimlerinde karlar eridikçe binlerce çiçek açar. Ancak çeşidi ve rengi çok olan bu çiçekler kokusuzdur.

Ağrı dağının yamaçlarında su kaynağı bulunmaz. Yukarılardan akıp gelen kar ve yağmur suları vardır ki, bunlar fazla aşağılara inmez. çok yağış almasına rağmen, çatlaklar ve andezit yapı suyu hemen emer. Sıcak yaz günlerinde, bilhassa dağın güney yamacı bir çöl gibi olur. Sadece dağın eteğindeki (dip kısmı) köylerde kaynak ve sazlık suları vardır.

Ağrı dağının eteklerinde, özellikle güney doğu eteğindeki inek vadisi denilen yerde her biri yüzlerce hayvan alabilecek genişlikte birçok mağara oluşmuştur. Bu mağaralar, hayvan yetiştirenlerce barınak olarak kullanmaktadırlar.

Topkapı Sarayından Sonra Türkiye nin ikinci büyük yapılar topluluğu ishak Paşa Sarayı

Doğubeyazıt ın en önemli ve ilgi çeken tarihi eseri, ishak Paşa Sarayıdır. Saray, Eski beyazıt ın doğusunda eski bir tepe üzerine yapılmış, ishak Paşa ve oğlu Mehmet Paşa zamanında 1784 yılında tamamlanmıştır. her şeyi ile bir bütünlük oluşturan Saray; camii,divan odaları, bodrum ve türbesi ile 366 odalıdır. önceki yüzyılların ve cağının sanat anlayışları yapıya yansıtılmıştır. Taş duvarlardaki boşluklar, sarayın kalorifere benzer bir sistemle ısıtıldığını göstermektedir.

ishak Paşa Sarayı nın kuzey doğusundaki kayalıklar üzerinde yükselen Beyazıt kalesi ve yakınındaki Behlül Paşa nın eseri Camii de tarihi değeri olan yapılardar.

Balık Gölü

Doğubeyazıt sınırları içerisindeki Balık gölü Kars sınırındaki Sinek yaylasında alabalığı ile ünlü bir lav seti gölüdür. Gölün suyu tatlı ve temizdir. Sazan balığı ve ünlü kırmızı pullu (kızıl alabalık) alabalığı vardır. Gölün çevresindeki buz gibi kaynaklar, Anadolu nun en güzel sularıdır. Göl, doğal bir güzelliğe ve sade bir manzaraya sahiptir. Doğu Anadolu nun Abant ı sayılmaktadır. Gölün kuzey tarafında üzerinde tarihi kalıntılar bulunan dört dekar genişliğinde küçük bir ada vardır. Adaya motorlu ve kürekli kayıklarla gitmek mümkündür.

Deniz seviyesinden 2241m. Yükseklikte bulunan Balık gölü, yurdumuzun en fazla yüksekte oluşmuş gölüdür. Alanı 34km kare olup, derinliği 100 m. yi aşmaktadır.

Gölün güney kıyısında plaj sitesi ve turistik tesisler vardır. Balık gölüne Taşlıçay veya Doğubeyazıt üzerinden gitmek mümkündür.

Meteor çukuru

Doğubeyazıt ın 35km. doğusunda, Küçük Ağrı dağının bittiği yerdedir. iran sınırına 2 km uzakta, Gurbulak sınır kapısı ile Sarıçavuş köyü arasındadır. 1892 yılında gökten düştüğü sanılan büyük bir parçanın meydana getirdiği çukur, dünyada büyüklük ve derinlik itibariyle Alaska dakinden sonra ikinci büyük çukur budur. Genişliği 35m., derinliği 60 m.dir. Toprağa gömülü göktaşının üzeri iç duvarlardan çöken toprak tabakasıyla örtülüdür.

Bazı coğrafyacı ve araştırmacılar buranın bir göktaşı değil çökme çukur olduğunu iddia etmektedir. Henüz ispatlanmayan bu görüşe göre: çukur yatay bir düzlüktedir. Sıkıştırma sonucu, çukurun çeperleri düşeydir. Duvar kesintide düşey yönde çekme gerilimi gösteren çatlaklar bulunmaktadır. Benzeri çökme çukurlar, Küçük Ağrı Dağının eteklerinde ve yakınlarında da vardır. Bu çukurlar bir lav tünelinin bölümleridir

Hangi şekilde olursa olsun, Ağrı Dağı gibi tabiat harikasının hemen dibindeki bu göktaşı çukuru görmeğe değer ve incelemeğe değer özel bir coğrafi yapıya sahiptir.

Buz Mağarası

Küçük Ağrı dağının güney eteğinde, Hallaç köyünün 3 km. kuzey doğusunda, Meteor çukuru ile aynı lav tüneli sistemi üzerinde doğal bir mağaradır.

Mağara, uzun eksenli elips biçiminde, yaklaşık 100 m. uzunluğunda, 8m. derinliğinde ve yayvan bir çukurdur. Mağaranın ağzı, esas çukura göre biraz yukarıda kalmaktadır. içinde bazalt lavlar-kayalar ve bu kayaların üzerinde saf ve temiz suların donması ile oluşmuş buz tabakaları vardır. Kışın fazla soğuk olmayan bu mağara, hava akımının etkisiyle yukarıdan damlayan suları dondurarak buza çevirmektedir. Ağrı ilinin en sıcak yerinde böylesine geniş bir çukurda dışarıdaki sıcaklığa zıtlık gösteren buzdan saktı ve dikitler, insanı şaşırtacak derecededir. Mağaranın ağzından süzülen gün ışığı, mağara içindeki buzlar üzerinde ışık oyunları yapmaktadır.

Doğubeyazıt ovasında çok sayıdaki bataklıktan anlaşılacağı üzere, yer altı suyu tablası çok yüksektedir. Bu durumda hava akımının mağaraya yakın yerlerden kaynaklandığı düşünüle bilir. Aşağı inek köyünden başlayıp mağara doğrultusunda uzanan lav tüneli aracılığı ile mağaranın dip kısmından gelip mağaranın içini soğutan havanın özel bir bileşimi olduğu sanılmaktadır. Mağara içinde kuşların yuva yapması, şimdiye kadar mağara içinde kimsenin etkilenmemesi ve devamlı buz-su alınması, hava bileşiminin zehirsiz olduğunu göstermektedir.

Yöre halkının BUZLUK olarak adlandırdığı bu mağara, yakınındaki insanların su ihtiyacını karşılamaktadır.

Nuh un Gemisinin izi

11 Eylül 1959 günü harita yüzbaşısı ihsan Durupınar, Doğu bölgesinin havadan çekilmiş fotometrik haritalarını tetkik ederken farkına vardığı bir şekil, bütün dünyayı ilgilendirdi. Bunun Nuh un gemisi olma ihtimali vardı. Bu tarihten sonra Ağrı Dağı ve Telçeker köyü üstündeki heyelan bölgesinde gemi aramaları hızlandı.

Heyelan bölgesi, Ağrı dağının tam güney karşısında, Doğubeyazıt-Gürbulak yolunun güneyinde, Telçeker ve üzengili köylerinin yamaçlarındadır. Burada gemi biçimli bir şekil vardır ki, harita yüzbaşısının üzerinde durduğu toprak şekil budur. ilk bakışta gerçekten gemiye benzeyen bu yapının heyelanın etkisiyle mi, yoksa Nuh un gemisinin karaya oturduğu yer mi olduğu henüz tartışma konusudur. şekil Nuh un gemisi olması kadar ilginç olmakla beraber, doğal anıt niteliğindedir. Yerkabuğunun bir oyunu sonucunda oluşsa dahi, şekil, yerbilimleri açısından da ilginçtir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, gemi kütlesinin korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı özelliğiyle 3657 sayılı kararı ile 1987 de burayı doğal sit alanı ve açık hava müzesi olarak koruma altına almıştır.

Nuh un Gemisinin Fiziksel özellikleri

-Gemi Kütlesi, sürekli heyelan olan ve akıntının bütün şiddetiyle devam ettiği yamaçta olduğu halde, yerinde sabit kalmış, şekil bozulmamıştır.

-Kütlenin biçimi, insanoğlunun yaptığı ilk gemilere benzerlik göstermektedir. Baş tarafı çok dar, orta genişçe, arka kısmı ortaya göre daralmış haldedir.

-Boyut olarak 165m. -50m. -13 m. ölçüsündedir. (Bu rakamlar, kutsal kitaplarda belirtilen ölçülere uymaktadır.)

-çevresini oluşturan toprak malzemeye kıyasla; gemi kütlesinin malzemesi kuvvetli bir fiziksel mukavemete sahiptir.

-Gemi içinde ve yüzeyinde üç ayrı seviyede dizilmiş, eşit aralıklarla dağılmış ve fiziksel farklılıklar gösteren bölümler vardır.

-Geminin muhtelif yerlerinde gemi direklerini andıran simetrik boşluk ve tümsekler mevcuttur.

Nuh un Gemisi

Nuh un Peygamberliği zamanında insanların doğru yoldan sapıp işledikleri sayısız kötülükleri yüzünden Allah, yakında bir tufanın olacağını daha önceden Peygamberine bildirmişti. Hz. Nuh, önce gemisini yapmak için gerekli ağaçları yetiştirdi. Diktiği çınar ağaçlarının yetiştiği kırk yıl içinde yeryüzünde hiç çocuk doğmadı. Ağaçlar büyüyüp gemi yapımına elverişli duruma gelince Allah, Nuh Peygambere geminin ön ve arkasını horoz, altının kuş biçiminde ve üç katlı olarak yapılmasını buyurdu. Hz. Nuh Allah ın emrettiği biçimde gemiyi yaptı. Gemi 80 arşın boyunda, 50 arşın eninde ve 30 arşın yüksekliğindeydi. Geminin parçaları birbirine çiviyle çakıldı. içi -dışı ziftle sıvandı. Allah, bu işte kullanılmak üzere özel olarak yerden zift fışkırttı.

Tevrat ta ve Kuran da küçük değişikliklerle anlatılan Nuh tufanı, edebiyatta, ilahiyatta ve mitolojide uzun yorumlara ve eserlere konu olmuştur.

Nuh Peygamber gemisini yaptıktan sonra, yeryüzünde canlıların yeniden çoğalmasını sağlamak sağlamak için her türlü yaratıktan dişi ve erkek olmak üzere birer çift alarak sulara açıldı. Kısa sürede yağan yağmurlarla yeryüzü su ile kaplandı. Bütün canlılar ve Nuh a inanmayanlar suda boğularak yok oldu. Yalnız gemidekiler Allah ın izniyle kurtuldu.

Doğubeyazıt Kalesi

Doğubeyazıt ın 5 km. doğusundadır. Eski Beyazıt ın kuzey doğusundaki Belleburç denilen yerde kayalıklar üzerinde bir kale kalıntısıdır. Bugün yıkık durumda olan kalenin yapım tarihi bilinmemektedir. Kaledeki Urartu mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, buranın antik kent olduğunu göstermektedir. Konumu nedeniyle tarih boyunca önemli bir kale olarak kalmıştır. ishak paşa sarayı kalenin güneyinde yer alır.

Sarp ve dik kayalar üzerine inşa edilen kale, eski kasabadan 300 m. yüksektedir. Kayalığın eteğinden kademe kademe küçülen kaleye, hayli uzak mesafedeki şiresuvar ve Dibekli denilen yerlerdn su getirilmiş. iç Kale üç bölümden meydana gelir. Kalenin orta kesimlerinde tapınak ve mağaralar vardır. Medhaller ve burçlar zaman zaman yıkılmışsa da belli olmaktadır. Ancak şehrin etrafını kuşatan surlar tamamen kaybolmuştur.

Beyazıt Eski Camii

Beyazıt Kalesinin güney eteğinde I. Selam tarafından yaptırıldığı kabul edilen camiidir. Camiinin yer aldığı vadi yamacı düzeltilerek duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan camii, 15,20 - 15,20 m boyutlarında, kare planlı ve tek kubbelidir. Kubbe 11,50 m. çapındadır. Sonradan yıkılan beş gözlü son cemaat yeri ile bir mimarisi vardır. Yapıda kahverengi, tuğla kırmızısı, sarı ve kirli beyaz renkte taşlar, karışık bir biçimde kullanılmıştır. Camiinin giriş kapısı, beden duvarları, mihrabı, son cemaat yeri, mihrabiyeleri , duvar payeleri, kubbeye geçiş sistemleri, duvarlardaki kemerler, pencereler ve minare sade bir yapıya sahiptir.

Camiinin kaç kapısının alınlık kısmındaki mermer kitabe kazınmış durumdadır ve sonradan yazıldığı tahmin edilmektedir.