Kısırlığın Yüzde 50'si Erkeklere Bağlı

Acıbadem Adana Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Volkan Noyan, kısırlıkta sağlık sorununun kadınlardan kaynaklandığı yönündeki kanının bir yanılgı olduğuna dikkat çekerek, "Çocuk sahibi olamayan çiftlerin yüzde 30-35'inde erkeğe bağlı nedenler tek başına görülürken, yine yüzde 30-35'inde kadına ve erkeğe bağlı nedenler bir arada görülüyor" dedi.

ADANA - Prof. Dr. Volkan Noyan, bir yıl boyunca korunmasız ve düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilememesi olarak tanımlanabilecek ve halk arasında kısırlık olarak bilinen "infertilite"nin, toplumun yüzde 15-20'sini etkileyen bir sorun olduğunu belirtti. Noyan, günümüzde görülen kısırlık sorununun yüzde 50'sinde erkeğe bağlı nedenlerin söz konusu olabildiğini vurguladı.

Erkeklerde sperm üretiminin ergenlikle başlayıp testislerde yaşam boyu devam ettiğini belirten Noyan, beyin ve hipofiz bezinden salgılanan bir takım hormonların testislerdeki öncül hücrelerden sperm üretimini uyardığını belirtti. Prof. Noyan, "Testislerde üretilen spermler, buradan 'epididim' ismindeki kanala gelerek birikiyor ve olgunlaşmalarını tamamlıyor. Boşalma sırasında sperm hücreleri yine belirli kanallardan geçerek atılıyor. Meni içeriğinde bir takım bezlerin salgıları da yer alıyor. Kısırlık söz konusu olduğunda bu işleyişte anormal durumlar gözleniyor" dedi.

Erkeklerde kısırlığa yol açan faktörlerin, testisleri uyaran hormonların salınımı ile ilgili bozukluklar, doğrudan testislerdeki sperm üretimini bozan nedenler ve sperm kanalları ile ilgili bozukluklar ya da cinsel boşalmayı engelleyen nedenler olmak üzere 3 ana grupta değerlendirildiğini anlatan Noyan, testislerde sperm üretimini bozan nedenler arasında, genetik anormallikler, inmemiş testis gibi anatomik anormallikler, aşırı sigara-alkol kullanımı, ağır metal ve radyasyona maruz kalma gibi nedenler, kabakulak gibi çeşitli enfeksiyonlar ve testistoplardamarlarının genişlemesi ile karakterize olan varikosel gibi bozuklukların da yer alabileceğini belirtti.

Erkek faktörünün değerlendirilmesinde 3-5 günlük bir cinsel perhiz sonrasında alınan meni örneğinin incelenmesinin önemli olduğunu belirten Prof. Noyan, şöyle devam etti:

"Meni örneğinin incelenmesini içeren spermiyogram testinde, mililitredeki sperm sayısı ile birlikte, hareketli sperm oranı ve sperm yapısı da değerlendiriliyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2010'da güncellenen semen analizi kriterlerine göre, menide toplam sperm sayısı için alt sınır 39 milyon, mililitredeki sperm sayısı içinse alt sınır 15 milyon kabul ediliyor. Toplam hareketli sperm oranının en az yüzde 40, ileri hareketli sperm oranının ise en az yüzde 32 olması bekleniyor. Yapısal olarak tamamen normal olan ve hiçbir anormallik taşımayan sperm oranının en az yüzde 4 olması da yine alt sınır olarak kabul ediliyor. Bu kriterlerin bir ya da birkaçındaki bozukluk erkekte kısırlığa neden oluyor."

Erkek kısırlığının tedavisinde sperm parametrelerini düzeltebilmek için ilaç ve vitamin takviyelerinin yer aldığı tıbbi tedaviler ve cerrahi müdahaleler uygulanabildiğini söyleyen Prof. Noyan, "Hipofiz hormonlarının eksikliği gibi çeşitli hormonal bozukluklarda tıbbi tedavi etkili oluyor ve sperm parametreleri normale dönebiliyor. Doğrudan testise bağlı nedenlerde ise ilaç tedavilerinin etkinliği oldukça sınırlı" diye konuştu.

Varikosel hastalığı olanlarda uygulanan cerrahi tedavilerin de yararının tartışmalı olduğunu ve iyi seçilmiş hastalarda uygulanması gerektiğini belirten Prof. Noyan, "Dolayısıyla erkek kısırlığında, gereksiz cerrahi yöntemler ve uzun süreli etkisiz tıbbi tedavilerle zaman kaybetmemek önemli" dedi.

Hafif erkek kısırlıklarında, çocuk sahibi olabilmek için birkaç kez aşılama tedavisinin denenebileceğini belirten Noyan, "Bu hastalarda aşılama ile gebelik elde edilemezse tüp bebek tedavilerine geçmek gerekiyor, defalarca aşılama uygulanmasını önermiyoruz. Şiddetli erkek kısırlıklarında ise doğrudan tüp bebek uygulamalarına başvurulması daha doğru" şeklinde konuştu.(İHA)