Diyabetik Ayak Enfeksiyonuna Dikkat

Pensilvanya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Warren S. Joseph, diyabetik ayak enfeksiyonu konusunda önemli uyarılarda bulundu.

Pensilvanya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Warren S. Joseph, bir ilaç firmasının organizasyonunda, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonu'nda öğretim üyeleri ile hastanede görevli hekimlere, 'diyabetik ayak enfeksiyonları' konusunda konferans verdi.

ABD'li Profesör Joseph, ekstra rahatsızlığı olan diyabet hastalarında tedavi edilmeyen diyabetik ayak enfeksiyonlarından oluşan ölüm oranının yüzde 50 olduğunu ve bu oranın en sık görülen kanser hastalıklarından daha fazla olduğunu belirtti. Prof. Dr. Joseph, "Diyabet hastalarında diyabetik ayak enfeksiyonunun önlenmesi ve tedavisinde eğitim çok önemli. Öncelikle diyabet hastaları kan şekerlerini iyi ayarlamalı. Ayak bakımlarını iyi yapmaları, dar ayakkabı giymemeleri, ayakları için iyi bir nemlendirici krem kullanmaları gerekiyor. En önemlisi bu kişiler diyabet merkezlerinde ayak bakımı konusunda çok iyi eğitim almalı" dedi.

Prof. Dr. Warren S. Joseph, diyabetik ayak enfeksiyonlarının diyabet hastalarında erken safhada pek ciddiye alınmadığını fakat doğurduğu sonuçlar bakımından ayaklar ve bacaklarda kangrene kadar giderek uzuv kayıplarına neden olabildiğini, hatta ölümcül rahatsızlıklara yol açtığını kaydetti.

Prof. Dr. Joseph, "Diyabetik ayak enfeksiyonları, diyabetli hastaların ayaklarında oluşan ülser ve daha sonra derin yaralara yol açan ayak enfeksiyonudur. Bütün diyabet hastalarının yüzde 15'inde diyabetik ayak enfeksiyonu görülür. Önce ayakta diyabetik ayak ülseri oluşur, sonra bu ülser iyi tedavi edilmediğinde diyabetik ayak enfeksiyonuna dönüşür. Diyabet hastalarının yüzde 15'inde diyabetik ayak ülseri, diyabetik ayak ülseri olanların da yüzde 15'inde ise diyabetik ayak enfeksiyonu oluşur. Bu hastalar ağrı hissetmezler. Ayaklarında ülseri gelişir ama ağrı hissetmez. Hastalar, şeker hastalığının yol açtığı sinir hasarına bağlı olarak ağrı hissetmez. Ağrı hissetmeyince de hastalar ayak yaralanmalarını önemsemezler ve bunu diyabetik ayak enfeksiyonu takip eder. Bu yüzden bazı araştırmacılar der ki, 'Bu tür hastalarda ağrı hastalara verilen en büyük hediyedir çünkü ağrı hissettiğinde onun tedavisini de yaptırır.' Diyabetik hastalar ağrı olmadığından, nöromatik duyu kaybı olduğu için doktora gitmiyorlar ve bunu pek önemsemiyorlar. Diyabet genetik bir hastalık olduğu için de daha önce ailesinde diyabetik ayak enfeksiyonu oluşup doktora giden ve ayaklarını, hayatını kaybedenler varsa bu tür hastalarda, 'Ben de hastaneye gidersem ayağı kaybederim, ölürüm' korkusu hakim oluyor. Bu korkudan dolayı da pek çok diyabetik ayak enfeksiyonu olan hasta hastaneye başvurmuyor" diye konuştu.

ABD'de 24 milyon diyabet hastasının en az 3'te 1'inin diyabetik ayak enfeksiyonunun farkında olmadığını, Türkiye'de de bu durumun ABD ile hemen hemen aynı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Joseph, "Biz bu hastalığı henüz enfeksiyon oluşmama, hafif, orta, şiddetli enfeksiyon şeklinde 4 sınıfa ayırıyoruz. Birinci sınıfta henüz enfeksiyon oluşmadığı için, klinik bulgu olmadığı için hastalara antibiyotik tedavisi önermiyoruz. Zaten klinik bulgu yoksa enfeksiyon da yoktur, enfeksiyon yoksa antibiyotiğe gerek
yoktur. İkinci sınıf, yani hafif enfeksiyonlarda hastalar ayakta tedavi edilebildiklerinden oral antibiyotik tedavisi öneriyoruz. Üçüncü ve dördüncü sınıf orta ve şiddetli ayak enfeksiyonlarında da hastaneye yatış, yaradan kültür alma, enfeksiyonun çeşidine göre antibiyotik ve diğer tedavi yollarını uygulamaktayız. Çünkü orta ve şiddetli enfeksiyonlarda ayakta çok derin yara oluşur, ayak kangren olur" ifadelerini kullandı.(İHA)