Düşük Tehdidi Durumunda Ne Yapılmalıdır?

Düşük tehdidi tanısı konduğunda cinsel ilişki uterusta kasılmalara yolaçtığından yasaklanır. İstirahat edilmesi de dahil olmak üzere düşük tehdidinde alınan önlemlerin kesinlikle başarılı olduğu yönünde bilimsel veriler mevcut değildir. Progesteron tedavisi sık uygulanmasına karşın bunun da etkili olduğunu söylemek için elimizde yeterli bilimsel veri mevcut değildir. Hatta bazı çalışmalar bu tedavinini önlenmesi imkansız olan bir düşüğü geciktirdiğini göstermektedir.
Düşüklerden sonra mutlaka uygulanması gereken anti-D immunglobulin (Rhogam, yani "uyuşmazlık iğnesi') kan uyuşmazlığı olan çiftlerde ihmal edilmemelidir.
Gebeliğin sağlıklı olup olmadığını değerlendiren testler
Beta HCG
Beta-HCG, gebelik oluştuktan yaklaşık 6 gün sonra (gebelik ürünü endometriuma yerleştikten sonraki ilk saatlerde) kana geçmeye başlar. Hassas gebelik testleri, kanda beta HCG'yi henüz adet gecikmesi olmayan bir dönemde, son adet tarihinden sonraki 24. günde saptayabilirler. Beklenen adet geciktiğinde kanda beta HCG oranı yaklaşık 100-600 IU/l'dir. Bu seviye 8-10. haftalar arasında 100.000 IU/l'lik maksimum seviyeye ulaştıktan sonra giderek azalır ve 20. haftadan itibaren gebeliğin sonuna kadar 10.000'lik seviyede kalır.

Eczanelerde satılan testler güvenilir midir?
Bu testlerde iki sorun vardır: Öncelikle bu testler idrardaki beta HCG'yi saptadıklarından, kandaki beta HCG belli bir seviyeye ulaşıp idrara da yansıyana kadar, gebelik olmasına karşın negatif sonuç verebilirler. Testin hassasiyetine bağlı olarak, idrarda beta HCG saptanması, adet gecikmesinin bir hafta ile 10 gün sonrasına kadar gerçekleşmeyebilir.
Diğer bir sorun da LH adı verilen ve ovulasyonun yönetiminden sorumlu olan hormon yapısal olarak beta HCG'ye çok benzer ve özellikle eski teknolojiyle çalışan testler LH'yı beta HCG sanarak yanlış bir şekilde gebeliğin pozitif çıkmasını sağlayabilirler. Bu tür testler özellikle LH'nin yumurtlamadan önceki fizyolojik yükseldiği dönemde uygulandıklarında pozitif sonuç vererek yanıltabilirler. Bu yüzden piyasadan satın aldığınız testin özellikleri hakkında bilgi edinmeniz ve mümkün olan her durumda klinik veya hastanelerde kullanılan hassas testleri yaptırmanız daha uygundur.
Gebeliğin seyrinin sağlıklı olup olmadığı konusunda kanda seri beta HCG ölçümleri değerli bilgiler verir. Normal bir intrauterin (rahimiçi) gebelikte 48 saat arayla yapılan ölçümde (kural olmamakla beraber) beta HCG seviyesinin iki kat artması beklenir. Bu artış olmadığında veya düşüş gerçekleştiğinde dış gebelik veya bozulmuş gebelik söz konusu olabilir. Kesin tanı elbette klinik ve ultrasonografi bulgularıyla beraber konur.
Yine kandaki beta HCG seviyesi haftaya göre aşırı yüksek bulunduğunda (çoğul gebelikte olması gerekenden bile yüksek olduğunda) mol gebeliği veya Down sendromu gibi normaldışı bir durumdan şüphelenilebilir. Yine kesin tanı diğer tanı yöntemleri beraberce kullanılarak konur.
Ultrasonografi
Transvajinal ultrasonografi abdominal (karından yapılan) ultrasonografiye göre daha güvenilir bilgiler verir ve gebelik yapıları vajinal yolla bakıldığında abdominal yola göre bir hafta daha erken görülebilir.
Gebelik kesesi çapı, gebelik kesesinin düzenli olup olmaması, yolk sac (yolk sak okunur) adı verilen yapının büyüklüğü ve özellikleri, fetusun boyu ve kalp atışlarının gözlenip gözlenememesi, fetusun kalp atım sayısı gibi özellikler gebeliğin seyri hakkında değerli bilgiler verir. Bunların beraberce veya birbirini takipeden sırada değerlendirilmesi düşük riski olan anne adaylarında gebeliğin durumu hakkında iyi bir kılavuz olabilir.
Beta HCG değerinin 1500 IU/l olmasına karşın transvajinal ultrasonda gebelik kesesinin görülememesi, 6000 IU/l olmasına karşın transabdominal ultrasonda gebelik kesesinin görülememesi durumunda dış gebelik söz konusu olabilir.
Yine transvajinal ultrasonda gebelik kesesi 13 mm. ve daha büyük olmasına karşın yolk sac yapısının henüz gözlenememesi, kesenin 17 mm. ve daha büyük olmasına karşın embriyonun gözlenememiş olması gebeliğin sağlıklı olmadığını düşündürür.
Düşüğün tekrarlama riski nedir?
Bir kez düşük yapan kadının sonraki gebeliğinde tekrar düşük yapma riski %20'dir. Üç ve daha fazla sayıda düşük yapmış bir kadının ise yeni bir gebelikte tekrar düşük yapma riski yaklaşık %50'dir.
Her ne kadar düşük sayısı arttıkça yeni oluşan bir gebeliğin de düşükle sonuçlanma riski yükselse de, istatistikler üç veya çok daha fazla sayıda düşük yapmış anne adaylarında bile sağlıklı bir bebek doğurma olasılığının %55 ile %75 arasında olduğunu göstermektedir.
Düşükten ne kadar sonra gebe kalınabilir?
Bir kez düşük yaşadıysanız, yaşadığınız düşük mol gebeliğine bağlı değildiyse, düşük sonrasında aşırı kanama, enfeksiyon gibi normal dışı bir durum söz konusu olmadıysa, tedavi gerektiren bir hastalığınız yoksa yaşadığınız düşük muhtemelen tekrarlayıcı özelliği yüksek olmayan bir düşüktür ve ileri inceleme gerektiren bir durum da değildir. Kendinizi psikolojik olarak yeni bir gebeliğe hazır hissettiğinizde yeniden gebe kalabilirsiniz.
Yukarıdakilerden daha farklı bir durumdaysanız (birden fazla düşük, mol gebeliği, düşük sonrası problem, kronik bir hastalığın varlığı gibi) doktorunuza danışmalı ve gerekli inceleme ve tedaviler sonrasında gebe kalmalısınız