Dünyamızın Katmanları

Dünyamızın Katmanları
Dünya üzerinde yaşadığımız katman gibi tamamen katı maddelerden oluşmamıştır.Dünya 5 katmandan oluşmuştur.Bunlar:
1.Atmosfer(Gaz katmanı)
2.Hidrosfer(su katmanı)
3.Litosfer(Yer kabuğu)
4.Pirosfer(Magma katmanı)
5.Barisfer(Çekirdek katmanı)

1.Atmosfer(Gaz katmanı)
Yerküreyi çevreleyen gaz tabakasıdır,hava küre adı da verilir.Gaz,su buharı ve toz taneciklerden oluşur. Gaz örtüsünün dünya etrafında bulunmasının temel nedeni de yer çekimi kuvvetidir.Atmosfer renksiz, kokusuz, tatsız, çok hızlı hareket edebilen, akışkan, elastik, sıkıştırılabilir, sonsuz genleşmeye sahip, ısı geçirgenliği zayıf ve titreşimleri belli bir hızda ileten bir yapıya sahiptir. Tam olarak yüksekliği saptanamamıştır. Fakat alt tabanının yere olan uzaklığı yaklaşık 700 km’dir. Ayrıca; “Homojen atmosfer (homosfer)” olarak isimlendirilen ve yoğunluğun hemen hemen aynı olduğu alt bölümün yüksekliği 5 mil civarındadır.

Bu seviyeden sonra yoğunluk yükseklikle azalır ve seyrek gaz kütleleri şekline dönüşerek uzay boşluğuna kadar uzanır ki, bu bölge de “Heterojen atmosfer” olarak isimlendirilir. Belirgin olan bir şey atmosferin,üst seviyesinin 20 000 mil civarında son bulduğudur. Bu seviyeden sonra da hava bulunduğunu söylemek doğrudur. Fakat bu bölümün meteoroloji ile bir ilişkisi yoktur. Atmosfer kendini oluşturan gazların yanında az da olsa su buharı ile sıvı ve katı parçacıklar da içerir. Su buharı sayılmazsa, atmosferi oluşturan gaz ve oranları şöyledir:
•Nitrojen: %78.09
•Oksijen: %20.95
•Argon: %0.93
•Karbondioksit: %0.03
•Neon: %0.0018
•Kripton: %0.0001
•Helyum: %0.00053
•Hidrojen: %0.00005
•Ksenon: %0.000008
•Ozon: %0.000001

Not Bu oranlar değişebilir
Aşağı atmosferde, aynı zamanda değişik oranlarda havada asıltı halinde kirletici gazlar (Karbondioksit, karbontetraoksit, karbonmonooksit, diazotoksit, azotmonooksit, azotdioksit, amonyum,...) ve aerosoller (volkanik, sanayi veya meteor tozları, kum tanecikleri, tuz kristalleri, polenler, vb.) vardır. 500 km’den yukarıdaki heterosfer’ de yerçekimi alanındaki yayılma süreci, karışım sürecini zayıflatır. 150 km’de, ana bileşen (Güneş’in ışıl ayrışması sayesinde) oksijen atomu halini almıştır; daha yukarılarda hala helyum vardır. 500 km’nin ötesinde is, hidrojen atomu başlar.

Kütlesinin % 97'si yeryüzünden itibaren 29-30 km'lik bir yükseklik içinde bulunan atmosferde, yukarıya doğru gidildikçe gaz moleküllerinin yoğunluğunun azaldığı görülür. Gaz, su buharı ve toz taneciklerinden oluşan atmosferde molekül halde bulunan gazların % 99'unu azot ve oksijen, geri kalan yaklaşık %1'ini de Argon oluşturuyor. Neon, helyum, kripton, ksenon gibi diğer pasif gazlar ise atom halinde ve binde bir oranında atmosferin bileşimine katılıyorlar.

Atmosferin oluşumundan bu güne kadar % 10-15 oranında artış gösteren karbondioksit de %0,033'lük bir orana sahip. Bitkiler için büyük önem taşıyan karbondioksit, iklim üzerindeki etkisini de, Güneş'ten kızılötesi ışınları soğurup yeryüzüne yakın hava tabakalarında sıcaklığı dengeleyerek gösteriyor. Bu arada Güneş'in biyolojik açıdan zararlı, morötesi ışınlarından koruyan ve günümüzde özellikle kutup bölgelerinde inceldiği gözlenen ozon tabakası ise stratosferin alt bölümünde, 35 ile 48 km arasında bulunuyor. Vazgeçilmezliğini zaman zaman anımsadığımız su, yeryüzüne yakın hava tabakası içinde çoğunlukla gaz ve buhar halinde nemliliği sağlıyor. Ekvator gibi sıcak bölgelerde 1/25, kuru kutup bölgelerinde 1/10 000 oranındaki gaz ve buhar halindeki suyun bu oranı ise yere ve zamana bağlı olarak değişiyor.

Özellikle atmosferin alt seviyelerinde, orman ve çalılık yangınları, volkanik püskürmeler ve çöllerde esen rüzgârlarla atmosfere karışan tozlar, atmosfer içinde çok yüksek seviyelere çıkabilirler.
Su buharı ve toz taneciklerine rastlanılabilen yüksekliğin sınırı aynı zamanda meteorolojinin çalışma alanı olan homosferin de üst sınırını, yani yaklaşık 100 km'lik bir yüksekliği gösteriyor. Daha yukarıda ise heterosfer yer alıyor.

Aşağıdan yukarıya doğru; moleküler azot, atomik oksijen, helyum ve atomik hidrojen tabakalarından yani dört farklı gaz tabakasından oluşan heterosfer, tabakaları arasında keskin sınırlar olmayan geçişli bir yapıya sahip. En üstteki atomik hidrojen tabakası için, yerden 10 000 km yükseklikteki atom yoğunluğunun, gezegenler arası hidrojen atomu yoğunluğuna yakın olması nedeniyle herhangi bir üst sınır söz konusu olamıyor. Buna karşın, bugün atmosferin yaklaşık 10 000 km kalınlığında olduğu kabul ediliyor.
Atmosfer için, gaz bileşimine göre bu şekilde bir sınıflama söz konusu olurken, özellikle meteorolojide kullanıldığı şekliyle, sıcaklığın yükseklikle değişimi temel alınarak yapılan bir sınıflama daha var. Bu sınıflamada en altta, ekvatorda yaklaşık 17 km olan ve kutuplara doğru 9-10 km'ye kadar azalan kalınlığı ile troposfer yer alıyor. Üzerindeki stratosferle olan sınırı için Yunanca'da dönmek, değişmek anlamına gelen tropopoz teriminin kullanıldığı troposferin üst sınırında, yaklaşık -70 °C olan sıcaklık ekvatordan kutuplara doğru artış gösteriyor.
Troposfer üzerinde yer alan ve doğrudan güneş ışınımı ile üstten ısınan stratosferin üst sınırı ise, deniz seviyesinden 50 km yükseklikte bulunuyor. Sıcaklık da buraya doğru yükselerek 0 °C değerini alıyor. Stratosferin üzerinde, 50 ile 85 km arasında yer alan mezosferde ise sıcaklığın tekrar düşüş göstererek, üst sınırında -85 °C olduğu gözleniyor. Mezosferin üst sınırından sonra sıcaklık tekrar artarak, yaklaşık 200 km yükseklikte 700 °C’ ye kadar çıkıyor. Termosfer ya da iyonosfer adını alan bu sıcak bölgenin üzerinde de sıcaklığın 1650 °C ye ulaştığı izotermal bölge yer alıyor. Moleküler azot ve atomik oksijen tabakalarının yer aldığı iyonosferin üst sınırının 400 km yüksekliğe kadar devam ettiği gözlenmiş. Güneşten gelen gamma ve X-ışınlarının azot molekülleri ve oksijen atomları tarafından büyük ölçüde soğurulduğu (absorbe edildiği) iyonosferde, molekül veya atomlar bir elektron kaybederek pozitif yüklü bir iyonlar haline geliyor. Bu yüzden bu bölüm iyonosfer adını taşıyor.

Atmosferin Rolü
1)- İçerdiği oksijen aracılığı ile yaşama olanak tanır
2)- Özellikleri sayesinde, Dünyanın fazla ısınmasını ve fazla soğumasını önler
3)- Güneşten gelen kısa dalgalı zararlı ışınları süzerek dünyayı yaşanır hale getirir
4)- Hava akımları yolu ile güneş alan yerlerin çok sıcak,olmayan yerlerin çok soğuk olmasını önler.Eğer atmosfer olmasaydı güneş alanı yerlerin tam olarak aydınlık ve çok sıcak,gölge yerlerin ise tam karanlık ve soğuk olması gerekirdi.
5)- Güneşten gelen enerjinin uzaya dönmesini önleyen bir örtü görevi görür.Atmosfer aynı zamanda güneşten gelen ışığın yansıyıp dağılarak gölge yerlerinde aydınlık olmasını sağlar.

1)- Troposfer Atmosferin en alt tabakasıdır.ortalama13km kalınlığındaki troposfer yerden ekvatorda 16km kutuplarda 6km yüksekliktedir.troposferin kalınlığındaki değişme sıcaklıkla ilgilidir.(Ekvatorda ısınan hava genleşerek yüksektir.Kutuplarda ise soğuyan hava ağırlaşarak alçalır.)
Atmosferdeki gazların %75'i bu katman dadır.
Bütün meteorolojik olaylar burada görülür.
Su buharının tamamı buradadır.
Atmosfer aşağıdan yukarıya doğru ısındığından,yükseldikçe sıcaklık 100m. de 0,5 santigrat derece düşer.
Su buharı troposferin dışına çıkmadığından bütün iklim olayları burada görülür.
Yükseldikçe ısı düştüğünden su buharı troposferin dışına çıkmaz.

2)-Stratosfer
Sıcaklık her yerde -50 santigrat derecede sabittir.
Yatay hava hareketleri görülür.
Su buharı olmadığından bulut oluşmaz.

3)-Mezosfer
a)-Ozonosfer oksijen güneş ışıklarının etkisiyle (2oksijen) bünyesine bir molekül oksijen daha alarak (3oksijen) ozonu oluşturur.
Güneşten gelen canlılar için zararlı olan kısa dalgalı (mor ötesi,ultraviole) ışınları ozon tarafından tutulur.

b)-Kemosfer
Yer yüzünden yükselen gazların bir kısmı lutra vole ışınlarının etkisiyle iyonlarına ayrılır.İyonlaşma sonucu ısı arttığından sıcaklık 100santigratderece çıkar.
Güneşten gelen zararlı ışınların bir kısmı da burada tutulur.

4)-İyonosfer
Gaz moleküllerinin lutra vole ışınlarının etkisiyle parçalanarak iyonlarına ayrışması sonucunda açığa çıkan enerji sıcaklığın 200 santigrat derece aşamasında yol açar.
Atmosferdeki gazlar bu katmanda iyonlarına ayrılır
İyonosfer in üst katına "Egzosfer" denir
Egzosfer den sonra uzay boşluğu başlar

Hidrosfer (Su küre)

Yeryüzünü oluşturan katmanlardan biri suküredir.Atmosfer ve litosferin çeşitli yüksekliklerde sıcaklığı ve yoğunluğu nasıl değişiyorsa hidrosferde de derinlere inildikçe suyun soğukluğu ve basıncı artar.Hidrosferin kimyasal bileşimi bu etkenler nedeni ile değişmez,suyun tatlı ya da tuzlu oluşuna göre değişir.Irmak ve göl suları tatlıdır.Bu sular oksijen,hidrojen ve başka elemanlardan oluşur.Bu elemanların türü suyun bulunduğu doğal ortama bağlıdır.Tuzlu olan göl suları da vardır.Ancak tüm olarak tuzlu olan sular denizlerdir.Deniz suyunda oksijen ve hidrojenin yanı sıra sodyum,tuz,magnezyum,kalsiyum,potasyum da vardır.

Okyanuslar ve denizler Okyanuslar kıtaları birbirinden ayıran çok büyük su kütleleridir.Denizler ise okyanusların kıta içlerine doğru uzanan kollarıdır.Okyanus ve denizleri birbirinden ayıran en önemli etmenler şunlardır:
Derinlik
Kapladıkları alan
Tuzluluk
Akıntı sistemleri
Sıcaklık
Karaların fiziksel özelliklerinde etkilenme

Her adanın belli bir kıtanın malı ve parçası sayılması gibi,her denizde belli bir okyanusun parçasıdır.Bu nedenle denizleri,okyanusla meydana getirdiği bağlantıya dayanarak üç kısma ayırırız.

a)- Kenar denizler:Okyanusların hemen yanında,kıtalara sokulmuş körfezler durumundadır.Örneğin;,Umman Denizi vb.
b)- Karalar ve kıtalar arasında kalmış denizler:Bu tip denizlere en güzel örnek Akdeniz'dir.Okyanusla bağlantısı,bir eşik meydana getiren dar bir boğaz iledir. Afrika, Avrupa ve Asya kıtaları arasında kalan Akdeniz geniş anlamda Marmara ,Karadeniz ve Zad Denizi’ni de içine alır.
c)-Kapalı denizler:Bunlar aslında suları tuz olan göllerdir.Çünkü okyanusla hiçbir bağlantısı yoktur.Hazar Denizi gibi.

Deniz Sularının Fiziksel ve Kimyasal Özelikleri

Tuzluluk Bir litre deniz suyunda erimiş halde bulunan madensel tuzların gr olarak ağırlığıdır.Örneğin:okyanusların ortalama tuzluğu 35’tir,denildiğinde,1litre okyanus suyunda 35gr çeşitli erimiş madde bulunduğu anlaşılır.
Deniz suyundaki başlıca kimyasal maddeler şunlardır
Sodyum klorür: %78,32
Potasyum klorür: %1,69
Magnezyum klorür: %9,44
Magnezyum sülfat: %6,40
Kalsiyum sülfat: %3,94,
Toplam : 99,79

Deniz suyunun tuzluluk oranı sıcaklığa bağlı olarak değişmektedir.Sıcaklık buharlaşmaya bu da tuzluluk oranın artmasına yol açar.Deniz suyu tuzluluk oranı ortalama %35tir.Deniz suyu tuzluluğunu çok azda olsa denize dökülen akarsular ve yağışlarda etkiler.Deniz suyu tuzluluğu en fazla olan deniz %65 ile Kızıldeniz,en az olan denizde %01 ile Baltık Denizi’dir.
Yurdumuz da Akdeniz’den,Karadeniz’e doğru gidildikçe enleme bağlı olarak tuzluluk oranının azaldığı görülür.Aynı durum gidildikçe de gözlenir.

Litosfer (Yer Kabuğu)
Canlıların üzerinde yaşadığı bu katman taş ve topraktan meydana gelmektedir.Litosferin kalınlığı yaklaşık olarak 60 km’dir.Ancak bu kalınlık her yerde aynı değildir.Yer kabuğu,okyanus diplerinde, ince karalarda ve özellikle dağlarda daha kalındır.
Yer Kabuğunun Bileşimi:Litosferin yüzeyinde en fazla silisyum ve alüminyum bileşikleri bulunur.Bu yüzden yer kabuğuna (si-Al) adı da verilir. Bunun altında silisyum ve magnezyum bakımından zengin(Si-Ma) tabakası yer alır.Derinlere inildikçe nikel,demir gibi elementlerin oranı artar.Yer kabuğunun bileşiminde bütün elementlerin bulunma yüzdelerinin büyükten küçüğe doğru sıralanışı silisyum,alüminyum,demir şeklindedir.

Yer Kabuğunun Yapısı
Yer, zamanla soğumaya başlamıştır. Ve yerin iç kısmı ise hala sıcaktır. Yer soğumaya başladıkça yeryüzü yavaş yavaş şekillenmiştir
Yer yüzünden yerin içine doğru inildikçe her 33 metrede 1 C sıcaklık artmaktadır
Yer kabuğu dünyayı dıştan kuşatan bir tabakadır. Taş kürenin en üst katını oluşturur
Yer kabuğunun alt katmanı ise bazalt birleşimindeki taşlardan oluşmuştur. Bu yapıya sima denir

Yer Kabuğunun Malzemeleri (Kayaçlar)
1) Püskürük Taşlar
a)İç püskürük taşlar Yer kabuğu altındaki mantonun yer kabuğunun çatlak ve kırık kısımlarından tıkanarak soğumasıyla oluşan taşlardır. (Granit)
b)Dış püskürük taşlar Yer kabuğu altındaki mantonun yer kabuğunun çatlak ve kırık kısmından yeryüzüne çıkması ve soğuması ile oluşur. (Bazalt ve andezit)
2) Tortul taşlar Diğer yüzüne dış güçler tarafından getirilen maddelerin tortulanmasıyla (Üst üste birikmesiyle) oluşur. İçerisinde yer yer fosiller bulunur.
a) Mekanik tortullar Dış güçlerin etkisiyle getirilen çakıl, kum, kil gibi malzemelerin yeryüzünün çukur yerlerine birikmesiyle oluşur. (Kum taşı, kıl taşı)
b) Kimyasal tortullar Suda erimiş halde bulunan minerallerin suyun geçtiği yere çökelmesi veya tortulanması ile oluşurlar. (Kireç taşı, alçı taşı)
c) Organik tortular Hayvan, bitki gibi canlı kalıntılarının üst üste birikip katılaşması ile oluşan taşlardır. (Tebeşir)
3) Başkalaşmış taşlar Tortul ve püskürük taşları yüksek sıcaklık ve basınç altında kalarak değişikliğe uğraması ile oluşur. (Mermer oluşumu)

Yer Yuvarlağının İç Yapısı
Yer yuvarlağının dış kısmını oluşturan katı tabakanın altında manto denilen bölüm yer alır. Manto, yer çekirdeğinin örtüsü durumundadır.
Yer küre hacminin %80’nini manto oluşturur
Mantodan sonra yer yuvarlağının iç kısmını çekirdek oluşturur
Çekirdekte sıcaklık 4500 C bulur
Mantonun katı olan üst bölümü yer kabuğu ile birlikte taş küre olarak adlandırılır
Taş küre levha denilen büyük parçalar halindedir

Jeolojik Devirler
Dünyamız şimdiki biçimini alıncaya değin değişik evrelerden geçmiştir. Birbirinden farklı bu evrelerden her birine jeolojik zaman denir.
Jeolojik zamanlar dört tanedir ve yaklaşık 570 milyon yıl sürmüştür. Bu dönemde oluşan tortul taşlar, o dönemde yaşayan canlıların fosillerini içerir.

İç Ve Dış Kuvvetler
Enerjisini yerin içinden alan kuvvetlere iç kuvvetler denir. (dağ oluşumu, kıta oluşumu ve volkanizma'dır.)
Enerjisini güneşten alan kuvvetlere ise dış kuvvetler denir. (akarsular, rüzgarlar, dalgalar)
İç ve dış kuvvetler birbiriyle sürekli mücadele halindedir iç kuvvetler yeryüzünün kabartılarını meydana getirirken; dış kuvvetler ise bunları aşındırarak ortadan kaldırmaya ve seviyesine yakın az engebeli düzlüklere (peneplen) dönüştürürler.

Dış kuvvetlerin yer yüzünün yüksek kesimlerinin aşındırmasıyla elde ettiği malzemeler yer yüzünün çukur yerlerinde (okyanus, deniz) biriktirmesi ile jeoseklinaller oluşur. Bunların kalınlığı binlerce metreyi bulur.

Yer Kabuğunun Hareketleri:
Yer kabuğu bir bütün değildir. Çatlaklardan ve kırık boşluklardan oluşur. Yer kabuğu bir birinden ayrı parçalardan oluşur. Bu her bir parçaya levha denir.
Bu levhalar manto üzerinde yüzer haldedirler. Yaklaşık yılda 1-2 cm hareket ederler.

Pirosfer(Magma)
Yer kabuğunun altında bulunan ve bir ölçüde sıcak sıvı içeren doğal maddeye denir.Hacim olarak %60 katı maddeler içeren magma sınırlı gücü ve kırık yüzeyiyle katı maddeler gibidir.Kalınlığı yaklaşık olarak 2900 km dir.Magma çoğunlukla silisyum ve magnezyum bileşiklerinden meydana gelmiştir.

Barisfer (Çekirdek)
Yerkürenin merkezinde bulunan kısımdır.2900 km derinlikten başlar ve yerin merkezine kadar iner.Kalınlığı yaklaşık 3400 km dir.Burada demir,nikel gibi yoğunluğu büyük olan maddeler vardır.Çekirdeğin sıcaklığının 4000oCnin üstünde olduğu sanılmaktadır.Yüksek basınçtan dolayı bu sıcaklıkta maddelerin katı durumda olduğu ileri sürülmektedir