Mikrodalga Işınlar Üzerine

İnsanların bildiği,daha doğrusu gözleri ile görüp ifade edebildiği en eski dalga ifadesi güneşten gelen ışıklar olup,eski bilimde dalga kavramı yoktu.İnsanların güneşte yada yaktıkları ateşte görüp ifade ettikleri ışık ifadesiydi.Dalga kavramının yerleşmesi ise insanların binlerce yılına mal olmuş ve son yüzyıl içerisinde yerini almıştır.

İnsanoğlunun son yüzyılda yapmış olduğu çalışmalar,sesin ve ışığın birer dalga hareketi olduğu şeklinde sonuçlar çıkarmıştır.Görünen ışıkların hem dalga ve hemde tanecikli yapıya sahip oldukları tespit edilmiş ve bu tespit insanlara bir çok teknolojik çalışmaları yapmasına olanak sağlamıştır.

Peki;dalga ve tanecik ifadelerinin bizde çağrıştırdığı nedir?İsterseniz bunları birer örnek ile açıklayalım…Sizler bir su birikintisinin önünde oturup,su birikintisine bir çakıltaşı atarsanız;iç içe geçmiş su halelerini görürsünüz.İşte,görmüş olduğunuz bu halelerin her biri birer dalga olup,dalgalarda ifade edilen en güzel örneği teşkil eder.Bu örnekten anlaşıldığı üzere,dalganın oluşması ve hareket edebilmesi için atoma yani maddeye ihtiyaç duyar.Dalganın hareketi,atomların birbirini etkileyerek olur ve bu etkileşim değişik dalga tiplerinde değişik hız düzeylerine sahip olarak devam eder.Tanecik ifadesine ise verilecek en güzel örnek,çocukların oynadığı misketler olur.Misketler hareket etmek için ikincil bir maddeye ihtiyaç duymayıp,tek ihtiyacı kendisini itecek bir kuvvetin olmasıdır.

Işığın yer kürede,hava molekülleri arasında hareket etmesi;onun bir dalga olduğu düşüncesini uyandırmıştır.Ancak bilginler,uzaydan gelen ışıkların nasıl hareket ettiklerini düşünmeden edememişlerdir.Çünkü ışık bir dalga ise uzayda hareket etmesi mümkün değildir;çünkü uzayda ışığın hareketini sağlayacak moleküler titreşimin mümkün olmadığı,çünkü uzayda havanın olmadığı tespit edilmiştir.Bu iki nedenden dolayı ışığın hem bir dalga ve hem de bir tanecik özelliği taşıdığı ortaya konulmuştur.

Işık dediğimiz enerji paketleri,elektromanyetik spektrumda yer almakta ve bu spektrumda da tek başına bulunmamaktadır.Kendisinden daha büyük dalga boyuna sahip olan kırmızı ötesi ışınların yanı sıra kendisinden daha küçük dalgaboyuna sahip mor ötesi ışınlarda,bu spektrumun daimi üyeleri olarak yerlerini almıştır.Bu ışınlardan mikrodalgalar ise ayrı bir yere ve öneme sahiptir.

Günümüzde mikrodalga dediğimiz zaman bir çoğumuzun düşündüğü fırınlardır.Ama mikrodalgalar sadece fırınlarda kullanılmamaktadır.Radar sistemlerinde,uydu sistemlerinde… vb yerlerde de mikrodalgalardan istifade edilmektedir.

Fırınlarda mikrodalgaların kullanılması,mikrodalganın yiyeceklerin içerisinde bulunan suyu ayrıştırarak pişirme işlemini gerçekleştirmesi ile olmaktadır.Yani siz fırının içerisine su içermeyen bir madde koyarsanız,örneğin bir miktar yemek tuzu koyarsanız,onu ıstmanız mümkün değildir.Bu olay,bir nevi çiğ köfte yapmaya benzemektedir.Çiğ köfte yapılırken ateş kullanılmamakta,bunun yerine kullanılan acı biber ile etin içerisindeki su ayrıştırılmakta,böylece yenilecek kıvam sağlanmaktadır.

Uydu sistemlerinde kullanılan mikrodalga teknolojisi ise,yakın bir geçmişte uygulamaya konulmuştur.Uzaya gönderilen uydular aracılığı ile Dünya’da bulunan alıcı sistemlerine istenilen sinyaller gönderilmekte;bu şekilde haberleşme sağlanmakta,televizyonlar işletilmektedir.

Mikrodalgaların daha binlerce kullanım alanı bulunmakta,bunları ise bir makalede anlatmanın imkanı bulunmamaktadır.

Bir başka yazımda buluşmak üzere…